Tebrikler Coca-Cola

Malum cezalıyız, milli maçı seyircisiz oynayacağız. Coca Cola da bu gerçek doğrultusunda bir süre önce yeni bir reklam filmi hazırlayarak sponsoru olduğu futbol milli takımına destek amacıyla maçın oynanacağı stadyumu "maket Türk seyircisi" ile doldurdu.
İşte haber: Reklam gerçek oldu. Coca-Cola maçın oynanacağı stadyuma 1800 adet gerçek boyutlarda seyirci maketi koyduracak ve stad dışında bekleyen taraftarlar tezahüratlarını bu alanın hemen arkasında yapacaklar. Bu, şu ana kadar yapılmış en başarılı etkileşimli kampanyalardan biri. Dünya da ilk kez, bu şekilde 'sanal' seyircili bir maç izlemiş olacak. Gerçekten çok iyi bir fikir.

Türkiye İş Bankası

Is Bankasi 3
Uploaded by firat

"Türkiye İş Bankası 82. yılını, bu ülkede, geleceğe inanan, kendine güvenen ve yarınlar için umutla çalışmaya devam eden insanlar olduğu sürece, onlar için, onlarla birlikte burada olacağız mesajını verdiği görkemli bir iletişim kampanyası ile kutluyor.
Kampanyanın, yönetmenliğini Reha Erdem'in yaptığı televizyon filmleri, Atlantik Film tarafından çekildi. Çekimleri 11 gün süren üç ayrı film, Şehir Hatları vapuru, Şişecam Topkapı Fabrikası, İş Sanat, Galatasaray Lisesi, Ferhan Şensoy Ses Tiyatrosu, Assos gibi çeşitli mekânlarda gerçekleştirildi.

Tiyatro, müzik, sinema, edebiyat, mizah ve spor gibi alanlarda Türkiye'nin ünlü isimlerinden Adalet Ağaoğlu, Mustafa Denizli, Çağla Kubat, Yiğit Özgür, Ali Poyrazoğlu, Arif Sağ ve Emel Sayın rol aldı. Ünlülerin yanı sıra fabrika, balıkçı ve köy sahnelerinde gerçek kişiler oynadı. 700'e yakın figüranın rol aldığı filmlerde inşaat sahnesinde kuleden sarkarak çalışan işçiyi profesyonel bir dağcı canlandırırken, vapur ve balıkçı sahneleri için helikopter ve söndüren teknesi kullanıldı. Filmlerin müziği, Handel'in Sarabande adlı eserinden alındı; dış sesi Haluk Bilginer konuştu.

Kampanyanın gazete ilanlarında ise Türkiye'yi temsil etmek üzere, mimardan doktora, simitçiden manava, farklı meslek gruplarından toplam 20 kişiyle çalışıldı. Fotoğraflar, fotoğraf sanatçısı Hasan Hüseyin tarafından çekildi. Prodüksiyon ise PPR tarafından gerçekleştirildi.'
Diğr filmler: 1 - 2
Ajans: Euro RSCG İstanbul Yönetmen: Reha Erdem Prodüksiyon: Atlantik Yaratıcı Grup: Ediz Kurtbarlas, Şölen Yücel Koç, Cüneyt Tiryaki, Orkun Önal, Ahmet Sefer, Hakkı Onan Müşteri Grubu: Azra Zeyrek, Şeyda Bardavit, Atilla Zeybek, Duygu Birecikli Ajans Prodüktörü: Saime Akçura Post Prodüksiyon: İmaj Seslendiren: Haluk Bilginer

Domestos

'Milyonlarca mikrop ölecek!'
Domestos'un geçen sene başlatılan kampanyasının internet sitesinde yer alan yeni filmi (yeni gördüm, eski de olabilir) yayında. Lowe London tarafından yaratılan kampanyanın internet sitesi klasik film siteleri gibi tasarlanmış. Ayrıca iki film daha yakında 'vizyona' girecekmiş.
(Mikrop karakterini seslendiren ise John Malkovich.)
(Bu arada yeni filmin hemen altında 1950'lerde yapılan ve yine mikrop üzerine konumlandırılmış Domestos filmi var. O zamanın şartlarına göre başarılı bir stop-motio filmi yapılmış.)

1923-1972 Yılları Arasında Türkiye’de Reklamcılık

Cumhuriyet döneminin en önemli gelişmesi Ankara’nın ‘ilan’la tanışması olmuştur. Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle birlikte yabancı kökenli reklamcılar çekilirken, yerli reklamcıların mesleği devam ettirecek bir düzeye erişmiş olması ilancılığın aksamamasında büyük rol oynamıştır.

Toplumsal ve ekonomik yapıda köklü değişikliklerin yaşandığı Cumhuriyet sonrası dönemde, sanayileşme yönündeki çabalar reklam sektörünün gelişimini hızlandırmıştır. Bu dönemdeki ekonomik girişimler ve gazetelerin düzenli yayınlanmaya başlamaları reklamcılığın gelişmesine neden olmuştur.

Cumhuriyet dönemi ile birlikte Türkiye’de kapitalizmin gelişimi ivme kazanmıştır. Kapitalizmin bu ilerlemesi toplumda eski sosyal yapıları da köklü olarak değişime uğratmış, özellikle 1923 yılında İzmir’ de toplanan Türkiye İktisat Kongresi ekonomik gelişmede öncü rol oynamıştır. Bu kongre, ulusal burjuvazinin oluşturulmasına ve kısa süre sonra “devletçilik” uygulamalarının başlamasına neden olmuştur. Bu süreç Türkiye’ de yeni oluşmaya başlayan reklamcılık sektöründe de ilginç gelişmelerin yaşanmasına yol açmıştır. Pazardaki kıpırtılar ilk reklamları da harekete geçirmiştir.

Gazetecilik ve ilancılık 1924’ten itibaren tekrar gelişme yoluna girmiştir. Ford ve Bayer’in programlı ve sürekli reklamları hamlelere yol açmış, bunlardan örnek alan yerli firmaların da reklama önem vermesi basın mensuplarının yüzünü güldürmüştür.

1928 harf devrimi sırasında reklamcılık kısa bir dönem durgunluğuna girmiş ama bu dönem uzun sürmemiştir. 1930’lu yıllarda gazete tirajlarında ve aldıkları reklamlarda hızlı bir artış olmuştur. 1938’de aylık ortalama tirajları 30 bin olan gazeteler, ayda 3 bin liralık reklam geliri liralık reklam geliri sağlamaya başlamışlardır; aynı yıl resmi ilan harcamaları 200 bin, ticari reklam harcamaları da 300 bin lirayı bulmuştur.

Cumhuriyet’in ilanı, harf devrimi, okuma-yazma oranlarının artmaya başlamasıyla birlikte basın bir sektör olma yoluna girmiş, reklamcılık da onun paralelinde biçimlenmiştir. Bu doğrultuda Eli Acıman, Vitali Hakko ve Mario Began’ın ortaklığıyla 1944 yılında kurulan Faal Reklam Acentesi, modern Türk reklamcılığı açısından bir milat olarak değerlendirilmektedir.

1943’te yarım milyon liraya yakın reklam harcaması yapılırken 1950 başlarında bu rakam 3 milyon liraya ulaşmıştır. Özellikle bankacılığın gelişmesi reklam sektörünün büyümesinde ve gelişmesinde etkili olmuştur.
...devamı.

Yarın...

1923-1972 Yılları Arasında Türkiye’de Reklamcılık.

İkinci Bölüm - Türkiye'de Reklamcılığın Gelişimi

Osmanlı’da ilkel reklamcılık dönemi olarak kabul edilen dönemde ürünler; tellallar, çığırtanaklar ve işportacılarla tanıtılmaya çalışılmıştır. “Elimi kestim kan akıyor” diyen karpuzcu, “İkizlere takke” diye bağırarak tezgahındaki sutyenlere dikkati çekmeye çalışan işportacı ilk reklamcılar olarak tanımlanabilirler. Elbette tellalların ve çığırtanakların bağırmaları ya da dükkanlara işaretler asmaları bugünkü anlamında kabul edilen reklamcılık sayılmamaktadır. Osmanlı Dönemi'nde, ilk reklamlardan söz edebilmek için geleneksel üretimin çözülmesi ve kitle iletişim araçlarının gelişmesi gerekmekteydi, o yüzden bundan önceki dönem ses ve işaretin dönemi olarak kabul edilmektedir.

Gerçek anlamda ilk reklamcılık çalışmalarına matbaanın kuruluşu ile başlanmıştır. Bir İngiliz tarafından çıkartılan Ceride-i Havadis gazetesi Osmanlı devletinden aldığı yardımların yanı sıra reklam ve duyuruları yayımlanmasından gelir sağlamaktaydı. Daha sonraları çıkartılan Tercuman-ı Ahval gazetesinde de bu özellik devam etmiştir. Ancak yayınlanan ilan ve duyurular genellikle ya bir ölüm ilanı ya da satıcılık, ev veya arsa konusundaki haberlerdi. Ticari değer taşıyan ilk duyuru, 1864 yılında Tercüman-ı Ahval’de yayınlanan iki duyuru olmuştur. Bu duyurulardan biri, Yeni Camii avlusundan tabak çanak satan bir mağazanın Ramazan dolayısıyla yeni çeşitler ithal ettiğidir.

Gerçek ilerleme ise, 1880’de Abdülhamit’in saltanatı sırasında başlamıştır. O yıl Rafael Cervati’nin fikri ile gerçekleştirilen Osmanlı Ticaret ve Sanayi Rehberi, hem Avrupa’dan hem de ülke içinden ilanlar toplayarak yepyeni bir girişim başlatmıştır. Fransızca olan kitabın yayıncısı Cervati Biraderler ve Fatzea firması "komisyonculuk, temsilcilik, ticari istihbarat"ın yanı sıra "yerli ve yabancı ilancılık" işlerini de üstlendiğini açıklamakla, ülkede reklam acenteliği mesleğinde ilk sistemli çalışan kurum olmuştur. Böylece Abdülhamit dönemi, reklamcılığın meslekleşmesi yönünde ileri adımlar atılırken, ilan-reklam farkının da anlaşılmaya başlandığı yıllar olmuştur.

İlk kez el ve duvar ilanları da bu dönemde belirmeye başlamış, yazılar kısalmış, başlıklar ve resim kullanımı artmıştır. Elbiseli ya da saçı açık Avrupalı kadın resimleri ve elle çizim rahatça kullanılmıştır. İlk kez fotoğraf kullanımına da bu dönemde rastlanmıştır. Çerçeve kullanarak, başlığı yan koyarak dikkat çekme çabaları belirmiş, hedef kitleyi ikna açısından, eskiden hep Avrupalı tanık göstermek adet iken, yerli tanık ve övgücü kullanmak da bu dönemde başlamıştır.
...devamı

Birinci Bölüm - Reklam Kavramı

1. Reklamın Tanımı

Reklam (reclame) Latin dilinde “çağırmak” anlamına gelen “clamare” kelimesinden doğmuştur. Dilimize Fransızca “reclame” kelimesinden geçen reklam kavramı, çok yönlü ve uygulama alanı çok geniş olduğu için benzerlik ve farklılık gösteren tanımları bulunur.

Genel anlamıyla reklam; kişilerin, kurumların, malların ve hizmetlerin kamuya tanıtılıp benimsetilmesi eylemi olarak tanımlanmaktadır. Araştırmacılar, reklamı çeşitli yönlerden ele alarak farklı tanımlar geliştirmişlerdir.

Pazarlama açısından ele alındığında reklam; fikirlerin, kurumların, malların ve hizmetlerin reklam ortamına (medya) ödenen bir bedel karşılığında kimliği belli sorumlu tarafından, belirli tarifelere göre bir bedelin ödenmesidir.

İletişim açısından reklam; yığınsal iletişim araçları ile ya da başka deyişle kitle iletişim araçlarıyla, kimliği belli bir sorumlu tarafından kamuoyunu denetimli inandırma olarak tanımlanmaktadır.

Tanses’ e göre reklam, insanları gönüllü olarak belirli bir davranışta bulunmaya ikna etmek, belirli bir düşünceye yöneltmek, dikkatlerini bir ürüne, bir hizmete, düşünce ya da kuruluşa çekmeye çalışmak, onunla ilgili bilgi vermek, ona ilişkin görüş ve tutumlarını değiştirmelerinin veya belirli bir görüşü ya da tutumu benimsemelerini sağlamak amacıyla oluşturulan iletişim araçlarından, yer ya da süre satın almak yoluyla sergilenen veya başka biçimlerde çoğaltılıp dağıtılan ve bir ücret karşılığında oluşturulduğu belli olan duyurudur.

Liberal ekonomilere ait bir kavram olduğu iddia edilen reklam, 20. Yüzyıl'ın sonunda sosyalist ekonomiler dahil her ülkede uygulama alanı bulmuştur. Amerikan Pazarlama Birliği (American Marketing Association) reklamı, “reklamveren tarafından bir ürünün, hizmetin veya fikrin, bedeli ödenerek, kişisel olmayan yollarla sunumu” olarak tanımlamaktadır.

Reklam, tüketici toplumun bir sonucudur ve kendine olan inancını imgeler yoluyla çoğaltarak sürdürür. Reklamın amacı geçmişi geleceğe satmaktır. Bu nedenle geriye dönüşlüdür, gelenekseldir. Reklam, tüketiciye ürünle ilgili bilgi verip, onu ikna ederek en kısa zamanda ürünü satın almasını amaçlar. Reklam iletişimdir, ulaştığı kitlede kültürel değişime etki eder ve insan alışkanlıkları üzerinde bir takım değişikliklere neden olur.
...devamı.

Reklam üzerine...

Toplam 4 bölüm halinde ve uzun bir inceleme birkaç gün (belki bir hafta) boyunca elma+alt+shift'te yayınlanacak. Reklam üzerine başarılı ve kapsamlı bir tez yazan arkadaşım Tuğba Yabancı Ergene'nin izniyle, okumaktan çok zevk alacağınızı umduğum ve özellikle reklam üzerine eğitim alan öğrencilerin de yararlanabileceğini düşündüğüm bu tezi, resim ve fotoğraflarla destekleyerek yarından itibaren (işten vakit bulabilirsem) yayınlamaya başlıyorum. 83 sayfalık bu tezi, naçizane özetleyerek, bölümler halinde yazacağım. Umarım yararlı olur.
Yayınlanacak olan tez 4 bölümden oluşuyor:
• Reklam tanımı ve kavramı
• Türkiye’de reklamcılığın gelişim süreci
• Türkiye’de reklam ajansları ve reklam sektöründeki meslek örgütleri
• 1980’ler sonrası gelişen reklam sektöründe Sinan Çetin’in ve Plato Film’in yeri.
(Kaynaklar tez bitiminde belirtilecektir.)
Fotoğraf: Sergei Krassii

Karnaval VI

Hyundai

En azından rüyalarınızda varolan bir şey gerçek...
Ajans: Duval Guillaume Brussels RY: Virginie Lepère Sanat Yönetmeni: Fred Van Hoof
Fotoğraf: Christophe Gilbert
via

Antena 3 TV

'Aynı anda iki gösterim. Siz ne seyredeceksiniz?'
'Two premiere at the same time. What are you going to watch?'
via

Bangkok Sigorta

Creative Juice\G1 TBWA, Bangkok'tan sigorta üstüne art arda harika üç film.
3 TV spot for Bangkok Insurance
via

Deneyimler.net

Fikir Atölyesi'nden Tunç, bundan bir kaç evvel bir blog fikri ortaya attı. Bu fikir, kişilerin yaşadıkları genelde pazarlama ve marka odaklı deneyimlerinin yansıtabileceği bir blogdu. Uzun süreli uğraşlar ve yazılar ortaya başarılı bir blog çıkardı: Deneyimler.net. Aşağıda Deneyimler.net'in kurulma nedeniyle ilgili olarak kısa bir özet var. Şu anda 19 kişi olan Deneyimler.net ekibi bu gidişle bu sayının üstünde yazara sahip olacak gibi görünüyor.
'Okuyarak ya da duyarak değil; bizzat deneyimlediğimiz, bizde olumlu veya olumsuz iz bırakan her şeyi paylaşmak istiyoruz. Bir lokantada öğle yemeği, bir havayolu şirketi ile seyahat, bir banka şubesindeki işlem de konu olabilir burada, bir web sitesi de, köpek maması da, içecek, giyim veya kozmetik markası da…
Fark yaratan deneyimlerde neden memnun kaldığımızı paylaşacağız ki herkes bilsin; örnek olsunlar.
Memnun kalmadıklarımız için de, yine nedenleriyle ortaya çıkacak;
öneriler sunacak, seviyeli ancak samimi bir diyalog kurmaya çalışacağız. Çünkü amacımız şikayet etmek değil, yapıcı olmak…'

STASH - Öğrenci Animasyon Ödülleri

Nike Id
Uploaded by firat

Reklam ve televizyon kanalları için yapılmış ve yayınlanan animasyon, VFX ve motion graphics örneklerini her ay DVD olarak yayınlayan Stash Magazine, dünya çapında düzenlediği 2006 Öğrenci Animasyon Ödülleri'ni geçtiğimiz günlerde verdi. Yukarıdaki örnek '"Motion Design' kategorisinde birinci olan iş. Diğer kazanan işleri görmek için tıklayın.
via

Carlsberg için langırt

Jung Von Matt'ten birinci uluslararası dünya langırt kupası için Carlsberg için yaptığı gerilla çalışmaları. Hamburg'un birçok yerindeki trabzanlara konan futbolcu figürleri etkinliği anlatmak açısından doğru bir uygulama olmuş.
via

GMC -Saygı

GMC Robots
Uploaded by firat

Daha önce elma+alt+shift'te tanıttığım Neill Blomkamp'in şirketi The Embassy FX'ten, teknoloji harikası bir film daha. Çok başarılı efektlere ve modellemelere imza atan şirketin çalıştığı GMC reklam filminde yine robotlara yer verilmiş. Ajansı ise Leo Burnett / Dubai.
Filmin yönetmeni Spy Films'ten ve aynı zamanda C4 Carbot'un animatörlerinden Trevor Cawood. Trevor Cawood ayrıca Matrix serisinin iki filminde teknik yönetmenlik de yapmış.

Opodo

Opodo, dünya üzerindeki birçok noktada seyahat etmenizi sağlayan bir seyahat şirketi. Yukarıdaki otobüs duraklarına konulan posterler Kuzey Avrupa ülkelerinde yayınlanıyor. Soğuk havaların yoğun olarak yaşandığı bu ülkelerde bu durum hesaba katılarak yapılmış doğru bir kampanya. Eminim soğuktan bıkmış Avrupalılar üzerinde iyi etki bırakmıştır bu işler.
via

Chris Cunningham toplu gösterimi

Geçmişten bu yana çektiği hemen hemen tüm video klip ve reklamlarına 'hasta' olduğum Chris Cunningham'dan üç parçalık şaheser gösterimi. İlki Björk'ün 'All is full of love' adlı mükemmel parçasına çektiği robotik film, Leftfield'ın Africa Shox parçasına çektiği ve 'porselen' kıvamında siyah bir adamın New York (galiba) caddelerindeki sorunlu yürüyüşü ve sonuncusu ise 2000'de D&AD Awards'ta Televizyon ve Sinema Dalında en iyi özel efekt ödülü alan Sony PlayStation reklamı. Bu reklamın bilgileri, filmin hemen altında. (Cunningham ile ilgili başka videolar ve bilgiler ise Bigumigu'da.)



---------

‘İnsan çabasında beni en çok neyin rahatsız ettiğini biliyor musunuz?
Ben hiç bir zaman şüphe duyulan bir insan olmadım, ya siz?
Ve daha önce hiç bana İskoçya aksanıyla konuşan uzaylı bir kız tarafından böyle bir soru sorulmamıştı...’
Zihinsel Varlık, Chris’in tanıtım sahnesinden vazgeçtiği günden beri çektiği ilk reklam filmi. Gerçekten de çok şaşırtıcı ve zevkli bir çalışma olmuş. Teknolojik fütürist bir yaklaşımla yarattığı çizgiler, “uzaylı” görüntüsüne ürkütücü bir gerçekçilik kazandırmış. Sony DV kamerasıyla çekilen bu karelerde, Chris bizi bir sorgu odasına alıyor ve garip bir şekilde etkileyici, insanüstü yüz özelliklerine sahip genç bir kızın kendi kaderimiz hakkındaki önerilerini izlettiriyor. Chris’in bu işinde farklılığıyla dikkat çeken unsur, Björk, Leftfield, Nissan ve özellikle Monkey Drummer gibi işlerinde de kullandığı sade ve yalın atmosfer. Zihinsel Varlık, Fi-Fi adındaki bir kız ve onu çevreleyen elektrik boruları, beyaz duvarlar, floresan ışığı gibi elementlerle, çok gerçekçi bir video.
Fi-Fi, TBWA’de Trevor Beattie tarafından keşfedilen Fiona Maclean ile hayat bulmuş ve Fi-Fi karakterini yaratmak için çok büyük bir çalışma yapılmış. Yüz şeklinde pek çok oynamalar yapılmış, gözleri çekilmiş, burnu küçültülmüş, bedeni fasulye sırığı gibi uzatılmış. Sonuç olarak, bu 40 saniyelik reklam filmi, Barnsley ve efekt uzmanı Chris Knight tarafından 1 haftadan uzun bir sürede başarıyla bitirilmiş.
Ayrıca, Zihinsel Varlık çalışmasının farklı ülkelerde tam sekiz farklı versiyonu bulunuyor.
Replikler:
İnsan çabasında beni en çok neyin rahatsız ettiğini biliyor musunuz?
Ben hiç bir zaman şüphe duyulan bir insan olmadım, ya siz?
İnsanlık aya gitti
Ben Grimsby’nin bile nerede olduğunu bilmiyorum
Başkasının adına yapılan ilerlemeyi boşverin
Kendi ayınıza ayak basın
Bu artık onların sizin yerinize ulaşabilecekleri bir şey değil
Ama bu deneyimi yaşayabiliriz
Orada ve kendi zamanımız içinde
İşte buna Zihinsel Varlık denir!
Slogan
Playstation’ın gücünü küçümsemeyin!
via

Arush Enerji İçeceği

HSBC

'Emeklilik Planları.'
'Retirement Plans.'

Nikah Masası

Yukarıdakiler gibi albüm kapakları mutlaka e-postanıza gelen yüzlerce 'forward' mesaj arasına girmiştir. Anlamsız, sürrealist, kavramsal (!) vs. konular eşliğinde kesinlikle çok garip, çok kitsch ve nasıl yapılır'ı düşündüğünüz plak kapakları bunlar. Birçoğu yurtdışındaki kapaklardan birebir alıntı yapılmış, bazıları tamamen yerli malı. Ama kesinlikle hepsi görülesi işler. Elinde buna benzer ve daha başarılı örnekler olan varsa bana yollasın, blogda yayınlayayım.
Birkaç soruya nasıl cevap verilir bilemiyorum. Yani bunlara 'ben yaptım oldu' işleri de denebilir sanırım:
- Ümit Besen niye gökyüzünde piyano çalıp, havada duran mikrofona şarkısını söylüyor?
- Ve yine Ümit Besen'in yanında niye yangın söndürme aleti var? (Kırmızılığı ön plana çıkartmak için güllerin yanına bunlar bu mantıkta konmuş olabilir mi?)
- Bekir Güneş kim ve niye karateci:)
- Müslüm Gürses ise devlet memuru kıvamında nereye kaşe vurmaya çalışıyor?

Hummer - Büyük Kaçış!

1963 yapımı The Great Escape (Büyük Kaçış) filmini hatırlarsınız. Nazi kampından kaçmaya çalışan bir grup subayın heyecanlı hikayesi anlatılır. Filmde 'serseri' bir Amerikalı subayı oynayan Steve McQueen'i ise filmi seyredenler unutamamıştır herhalde. Özellikle en meşhur sahnesi İsviçre (sanırım) sınırından geçme sahnesidir. Motorsikletiyle sınır tellerinden atlamaya çalışırken tellerin içine girerek orada sıkışıp kalır ve ardından Naziler gelir. Ve tüm kaçma girişimlerinin sonunda olduğu gibi tekrardan kampa yollanır. Ve işte tam bu kampa giriş sahnesinde yukarıdaki filmde kullanılan müzik başlar.
Modernista işte bu filmden esinlenerek eğlenceli bir film yapmış Hummer'a. Filmin yönetmeni (ileride haberini de yapacağım) başarılı reklam filmi yönetmeni Fredrik Bond (özellikle Adidas Gimme The Ball filmi bence yönetmenin şaheserlerinden.)

Alttaki ise Ford Puma reklam filmi. Steve McQueen oynamış:) (Hatırlatma: Otomobil ve motorsiklet yarışlarına ilgisi ile bilinen McQueen 1980 yılında akciğer kanserine yenik düştü.)

via via

Sistemler arası Türkçe karakterli metin çevirisi

Kesinlikle çok başarılı bir uygulama. Bilgi aşağıda, site ise burada.

"Bu internet sayfasında Macintosh ve Windows sistemler arasında Türkçe metin dosyalarının aktarımı sırasında oluşan Türkçe karakterlerin bozulması sorununa çözüm getirilmiştir. Her iki sistem arasında karşılıklı metin dosyaları gönderiminde yaşanan bu sorunu aşağıdaki adımları izleyerek çözümleyebilirsiniz.
"Metin Dosyası" seçeneği ile bilgisayarınız üzerindeki dosyanızı seçiniz. Bilgisayarınızdaki metin ("Salt metin") dosyanızı seçiniz. "İşlemi başlat!.." butonuyla dosyanız işlenecektir. İşlenen dosyanızı bir sonraki ekranda "Dosyanızı alabilirsiniz!" butonuyla bilgisayarınıza kaydedebilirsiniz.
Orijinal dosyanızın güvenliği için size teslim edilen dönüşümü tamamlanmış dosyanızın adı değiştirilerek üzerine yazma tehlikesine karşı önlem alınmıştır.
Çalışmalarınızda sizlere kolaylık getirmesi dileğiyle..."
Kaynak: Elmakurdu

Başağrısı

Başağrısı ilacı Ibuprofen Advil için TBWA / SMP'den başarılı bir direk üstü uygulaması.
"Ibuprofen Advil. Ağrıdan daha güçlü."
via

Karnaval V

Buradan

Amora Ketçap

Amora Ketchup
Uploaded by firat

Bilimkurgu blogu R2-D2'da gördüm bugün. 1950'lerin Amerikan Bilimkurgu Sineması klişelerini kullanarak yapılan eğlenceli Amora Ketçap reklam filmi serisi. Cannes 2006'da Gümüş Ödül alan filmlerin yukarıdaki Marslı örneğinin dışında buradan serinin Örümcek ve Geçit Töreni filmlerini de izleyebilirsiniz.
Ajansı: TBWA / Paris • Yaratıcı Grup: Erik Vervroegen, Matthew Branning, Estelle Nollet, Bjoern Ruehmann, Joakim Reveman, Nicolas Hurez, Caroline Khelif • Prodüksiyon: Big Fish Filmproduktion Berlin • Yönetmenler: Bjoern Ruehmann, Joakim Revema

via

Sanat mühendislikle tanışınca...

Hollandalı heykeltraş Theo Jansen sanat hayatının yedi senesini resim yaparak geçirdi. Ardından büyük bir uçan daire projesine başladı ve bu gerçekten de uçan bir uçan daire oldu. Öyle ki 1980 yılında Delft adlı kasabanın üstünde bunu uçururken halk sokağa düştü ve kargaşaya polis bile katıldı.
Theo Jansen on yıldan bu yana mühendislik kurallarını da yanına alarak farklı heykeller yapıyor. Bu devasa heykeller rüzgarla birlikte hareket ediyorlar. İskeletten oluşma heykellerine Kinetik Heykeller adını vermiş. Rüzgarla birlikte, dengesi bozulmadan hareket eden bu heykelleri Theo Jansen, kumsala bırakıp, bir hayvan sürüsü gibi kendi hayatlarını sürmelerini istiyormuş.
BMW'nin yukarıdaki filmi (geçen sene gösterilmiş) Theo Jansen'le çekilmiş. Sanatçı filmde, yağmurlu ve rüzgarlı bir havanın altında yapıtlarına bakarken, kendisini tanıtıyor, heykelleri hakkında konuşuyor, sanatın başladığı, mühendisliğin bittiği noktayı sorguluyor. Ardından packshot'ta şu cümle çıkıyor: 'Sanat ve mühendislik arasındaki duvarlar sadece bizim aklımızda.'
'Kendisinin mühendislik geçmişi var ve bu mühendislik bilgisini harika heykellerini yapmakta kullanıyor. Bu heykeller sadece etkileyici değil, aynı zamanda tamamıyla işlevsel ve hareketli sanat eserleri. Benzer şekilde, BMW, teknoloji ve estetiği birleştirerek, devinimin ilerlemesi sürecinde uğraş veriyor.' BMW her zaman yenilikçi olmaya çalışıyor, sanatın ve mühendisliğin yenilikçi gücünü arkasına alıyor.
Reklamcı sanatçıya ve sanateserlerine bakıyor, gelişmeleri takip ediyor. Markasının genel yapısını, stratejisini, bakış açısını gözlemliyor ve sanatla bunu birleştiriyor. Böyle örnekler çok yok etrafta, olunca da bu kadar cuk oturuyor.
(Geçen sene Honda, Honda Accord - Cog'u çekti. Aslı 1987 tarihli 30 dakikalık The Way Things Go (Der Lauf Der Dinge) adındaki video art çalışması olan bu film hiçbir dijital efekt uygulaması olmadan yapıldı. W+K London işte bu filmden esinlenerek başarılı Cog filmini çekti. Theo Jansen'li BMW filminin aksine, W+K, Peter Fischli ve David Weiss isimlerini hiç ağzına almadı. Künyesinde bunu göstermedi ve tamamen kendi çalışmaları olarak lanse etti.)
(Ayrıca bir aralar Google Video'da gösterilen The Way Things Go W+K London ve Honda tarafından kaldırılmıştı.)
via
via

Jackson Pollock

Resim sanatını sadece görsellerin birebir aktarılmasıyla, konusu ve buna benzer 'basit' duygularıyla izlemiyorsanız, bir dönem Jackson Pollock'u bunların dışında varsayıp, saygı ile sanatına hayranlıkla ve imrenerek bakmışsınızdır. Damlatma tekniğini kullanarak, soyut sanatın en büyük sanatçılarından biri olan Jackson Pollock (her zaman hayalini kurduğum ama öyle büyük bir yer bulamadığım için yapamadığım) yere serdiği devasa boyutlardaki tuval bezlerinin üstüne boyaları dökerek, damlatarak ve fırlatarak (özellikle bu harika bir şeydir) yukarıdaki örnekteki gibi muhteşem resimlere imza atmıştır. Hatta kullandığı bu teknik yüzünden Jack the Dripper lakabını almıştır.
Jackson Pollock'un yaşam öyküsünün anlatıldığı Ed Harris'in yönetip oynadığı 'Pollock' adında bir film de yapıldı. (Buna bir ekleme yapmak istiyorum. Ressamların hayat hikayelerinin yapıtlarının önüne geçtiğini düşünüyorum. Sanki izleyiciler, bu yazılan/gösterilen hayat hikayelerini okuyarak/izleyerek sanatçıların yapıtlarını daha iyi anlayacaklarını sanıyorlar. Van Gogh'un kulağını kesmesi, Modigliani'nin kısacık ömrünü (34 yıl) açlık ve yoksullukla geçirmesi, yine genç yaşta hayatını kaybeden Basquiat'nin Andy Warhol'la birlikte neler yaşadıkları, bunlar önemli olmamalı. O ressamı anlamak için (ne gerek varsa) resimlerine bakmak, renklerini görmek, kompozisyonlarındaki dengeyi anlamak, fırça darbelerinin hareketlerine odaklanmak vs., bunlar yeterli olmalı.)

Neyse, lafı fazla uzattım. Sanal ortamda, (her ne kadar tuvalin dokusunu hissedemeyip, boyanın kokusunu duyamasanız bile) Pollock'un tekniğine biraz yakın olmak için buradaki sitede mouse hareketleriyle resim yapabilirsiniz. Mouse'u tıkladığınızda ise renkler değişiyor. (Bence mouse'u bırakın, resim malzemeleri satan bir dükkana gidin, Winsor & Newton ya da Daler Rowney marka boya ve fırçaları, büyük boyutlarda tuvalle birlikte, - ya da germekle uğraşacağım derseniz, Unkapanı'ndan Amerikan bezi alıp bulduğunuz şasiye bunu gerin- hemen evinizin yolunu tutun.)
Ayrıca sanatçının resimlerine ve hikayesine aşağıdaki linklerden bakabilirsiniz.
Agora
Artchive
Artcyclopedia

Yeni bir ajans blogu

Marketallica'dan Özgür'ün çalıştığı Youth Republic blog açan ajanslar kervanına katıldı. (Tabi bu kervan YR ile birlikte 4'ü buldu ama olsun, bu da bi'şey). Ajans yaşamı ve genç pazarlamaya yönelik bilgilerin olacağı blogu favorilerinize eklemeyi unutmayın.
Diğer ajans blogları:
Alaaddin, MovidaPlusMap, DWT Mandalina

İyi günler. Kalbim Benecol?

Sonbahar gerillası

Geçen sonbaharda, Brüksel'de bulunan saç bakım merkezi Hair Clinic, Anvers'teki merkez tren istasyonunda hoş bir gerilla uygulamış. Yılın o zamanında ağaçlardan dökülen yapraklardan ilham alarak, yaprak şeklindeki basılı malzemeyi etrafa saçmışlar ve ön tarafına 'Siz de mi kel olmaya başladınız?', arka tarafına ise Hair Clinic, Brughes-Brüksel, logo, internet adresi ve telefon numarasını eklemişler. Gayet dikkat çekici ve başarılı bir gerilla olmuş.
A: DDB Brüksel, YG: Pol Sierens, Jeroen Bostoen
via

Vikipedi

Sonunda fırsat bulup bununla ilgili bir şeyler yazabiliyorum. Tekno Seyir blogu ulaşabildiği tüm blog ve sitelere bir mail yollayarak (ve ayrıca bununla ilgili sitesinde çağrı yaparak) Türkçe içerikli Vikipedi'ye destek verilmesini istedi. İngilizce Wikipedia'da 1.2 milyon içerik varken, Türkçe bölümü sadece 27-28 bin civarında. Bunu geliştirmek, büyütmek ve içerik sağlamak için yapmanız gereken tek şey Vikipedi'ye girmek.
Ayrıntılı bilgi için buraya ve şuraya tıklayın.
İyi eğlenceler.

Cola Turka Hep Beraber

Cola Turka
Uploaded by firat

Cola Turka, şimdi yepyeni bir imaj kampanyasıyla tüketicisinin karşısına çıkıyor. Cola Turka, tüketicisiyle kurduğu samimi bağı daha da kuvvetlendirerek, “Hep beraber” diyor.
Kampanya; Türk insanın en belirgin özelliği olan birlikte yaşama kültürü ve paylaşmaya verdiği önem üzerine kurulu. Aslında her şey, imaj filmindeki “Hep beraber” müziğinin sözlerinde saklı: Biz hayatı paylaşmaya bayılırız... Beraber yürürüz, beraber ıslanırız. Hapşırınca bile hep beraber yaşarız. Aynı anda coşarız. Aynı anda susarız. Aynı şeye güleriz, aynı şeye ağlarız. Aynı şarkıyı söyler, aynı dansı yaparız. Aynı topa koşarız. Aynı yola saparız. Aynı anda kazanır, hep beraber kutlarız. Aynı anda oturur, zengin kalkışı yaparız. Aynı anda konuşur, aynı anda susarız. Peki susayınca ne yaparız?... Cola Turka açarız, hep beraber... Yalnızlıktan hoşlanmayız... Hayatı paylaşırız... Bir araya gelince… Hep beraber Cola Cola Turka açarız. Cola Turka içeriz.

Filmdeki şarkının sözlerine bir simiti paylaşan gençlerin, düğünde hep birlikte dans edenlerin, kalabalık sofraların görüntüleri eşlik ediyor. Cola Turka, Türk insanına özgü bu paylaşılan anların neşesi, eğlencesi ve ayrılmaz bir parçası olarak sahne alıyor. “Peki susayınca ne yaparız?” sorusunun cevabı olarak karşımıza çıkıyor.
Filmin çekimleri 4 farklı mekanda 3 gün sürdü. Yaklaşık 100’ü aşkın kişi filmde oynadı. Filmin sensory shotları Amerika’da gerçekleşti. Filmin yönetmenliğini Bahadır Karataş, müziklerini Ömer Ahunbay yaptı.
Ayrıca Cola Turka’nın logosu ve ambalaj tasarımı da yenilendi. Bu aşamada ödüllü film afişleriyle dünyaca ün kazanan tasarımcı Emrah Yücel’le çalışıldı. Eski logo ve tasarımlar; uzun ve yoğun bir çalışma sürecinden sonra; modern, dinamik ve serinlik hissi veren detaylarla geliştirildi.

Ajansı: Grey Worldwide • Yaratıcı Yönetmen: Tevfik Şems Naipoğlu • Yaratıcı Grup: Anita Oğurlu, Banu Kiremitçi, Can Güven, Özlem Mutaf, Serdar Çalkaya • Müşteri İlişkileri Direktörü: Esra Köprülü • Müşteri İlişkileri: Didem Erdem, Ceylan Ataman • Prodüksiyon Şirketi: Filmpark • Post Prodüksiyon: Sinefekt • Yönetmen: Bahadır Karataş • Ajans Prodüksiyonu: Mert Bilen, Selim İpek. • Medya Planlama: All Media • Müzik: Jingle House - Ömer Ahunbay
(Bilgi için Grey'den Ufuk Kayrak'a teşekkürler.)

United Way of Calgary

United Way of Calgary, Kanada"da bulunan, güçlü topluluklar oluşturup, insanlara her nerede ve ne zaman olursa olsun intiyacı oldukları anda yardım eden sosyal bir kuruluş.
Trigger, Calgary yukarıdaki başarılı ilanları çıkaran ajans. Yaratıcı ekip ise klavyede Andrew Payne, klavye+mouse'da Joel Arbez'den oluşuyor. Deklanşöre ise Clay Stang basmış.
'Kimin yardımımıza ihtiyacı olduğu genelde kesin olmuyor.' (Biraz kötü bir çeviri oldu sanki.)
'It is not always obvious who needs our help.'

Dunkin Donuts

'Bir kez tattın mı, duramazsın.'
'Once you taste it, you can't stop.'
via

Pilates

Pilates. Vücudunuz için duruş ve denge.
Nedir: "Joseph Pilates'in “kontroloji” adını verdiği metodu, zihin ve beden bütünlüğü öngören denge nefes ve hareket sistemlerinin bir sentezidir. Eklem ve kemikleri hayat boyu korumak için kas güçlendiren, esneten ve özellikle içsel karın kaslarının kuvvetlendirilmesi esasına dayanan bir sistemdir. Joseph Pilates, egzersizlerini şöyle tanımlamıştı: “Sadece üç derste farkı hissedecek, on derste farkı görecek ve 20 derste tamamen farklı bir vücuda sahip olacaksınız.'
'Pilates. Posture and balance for your body.'
via

Gap Jeans

Gap Jeans Take Shape
Uploaded by firat

Harika filmlere imza atan Shilo'dan Gap Jeans reklam filmi. 'Jeans Take Shape' konseptli filmin tasarımcısı ise Gerald Mark Soto. Shilo Design gibi prodüksiyon şirketlerine illüstrasyonlarıyla katkıda bulunan Mark Soto, MTV ve VH1 müzik kanallarına da işler yapmış.
Gap Jeans'in bu kampanyası basılı yayın, radyo, outdoor ve online malzemelerle desteklenmiş. Bunların hepsinde de Mark Soto'nun illüstrasyonları kullanılmış. Shilo Design, Mark Soto'nun çizdiği yüzlerce illüstrasyonu (keza bu illüstrasyonları bu şekilde hareketlendirmek gerçekten çok zor ve dikkat gerektiren bir iştir), tasarlayıp, canlandırmış. Yıldızlar, gökkuşakları, soyut alanlar ve tipografi malzemeler dans hareketleriyle birlikte çok başarılı bir şekilde senkronize çalışılmış. 70'lerin formları kullanılarak yapılan bu başarılı anime-reklamı izlemek için filmin üstüne tıklayın.
(Kampanyanın fotoğraf çekimlerini ise ünlü moda fotoğrafçısı David Simms yapmış.)
via

Karnaval IV

Buradan

Fotoğraf kabininden Flickr'a

San Fransisco'da bulunun Shine adındaki bir bara fotoğraf kabini konmuş ve çekilen fotoğraflar direkt Flickr'a yükleniyormuş. Bu fotoğrafların tamamını ise Flickr'daki Shine sayfasında toplamışlar. (Toplam 3761 fotoğraf var. Ve durmadan güncelleniyor.) Burada da olsa kesinlikle çok tutulacak ve eğlenceli olabilecek bir uygulama bu.
Bu arada, Flickr'ın kurucusu Stewart Butterfield ve karısı Caterina da Shine'ın fotoğraf kabinine girip fotoğraf çektirmişler.
Eminim Flickr'ı kullanarak uygulanan bu yöntem, kulübün insan sirkülasyonunu etkilemesinde kesinlikle önemli bir paya sahip olmuştur. Düşünsenize, ordasınız, fotoğraf çektiriyorsunuz ve direkt Flickr'da görünüyor. Mesela bu sayede, çektiğiniz fotoğrafları anında annenize gönderip nerede olduğunuzu da kanıtlamış olursunuz:)
via

Low Res Reaksiyon!

“low res reaksiyon” web sitesi, Temmuz 2006’dan bu yana Ortadoğu’da yaşananlar karşısında, Türkiye'den sanatçı ve tasarımcıların görsel reaksiyonlarını biraraya getirmeyi amaçlamaktadır.
“low res reaksiyon” bir NOMAD girişimidir. Sorularınız ya da katılım için info@nomad-tv.net ya da basak@nomad-tv.net adreslerine e-posta atabilirsiniz."
"low res reaksiyon" website intends to collect visual reactions of artists and designers from Turkey towards the situation in the Middle East since July 2006.
"low res reaksiyon" is a NOMAD initiative. For inquiries please mail to info@nomad-tv.net or basak@nomad-tv.net."

Vodafone Balonlar

Vodafone Bubbles
Uploaded by firat

A: JWT • YG: Jason Berry, Ben Short • P: Academy D: Walter Stern • VFX: Framestore CFC • Telecine: Framestore CFC

Nike Tebeşir

Nike Chalk
Uploaded by firat

A: Wieden + Kennedy Tokyo P: HSI Productions D: Max Malkin YY: Sumiko Sato, Hiroshi Yonemura SY/RY: Chris Hutchinson, Driscoll Reid
via
via

İmza

The Smithsonian Associates'e vereceğiniz bir hediye (bağış) atölye sanatları, filmleri ve performanslarına fon oluşturmayı sağlayacak. Olmasını sağlayın.
Diğer: 1 - 2
A: Bailey Laurman, Lincoln, Nebraska SY: Ron Sack, James Strange F: Scott Dobry

Berlitz Dil Okulu

'Babil Kulesi. Dillerin Dili. Yapıların yapısı ve insanlığın ortak kadim dili. Tüm insanlığın yoldan çıkarak yaratıcılarına kafa tutmak için uğraşmalarının sembolü. Bu binayı yaparen aynı dili konuşan insan çocukları, bina göklere ulaşınca Tanrı'nın laneti ve gazabıyla yıkılan binadan zor kurtulup bin dilli oldular. Kimse kimseyi anlamaz oldu. Böylece diller doğdu.'
A: Scholz & Friends, Berlin SY: Johannes Hicks, Matthias Spaetgens RY: Stuart Kummer, Jan Leube İ: Johannes Hicks.

Hamaragus!

Pizza Pie-er restoranı için yapılan bir kampanya. Tipografi, renk, sanat yönetimi çok doğru ve başarılı olmuş. Özellikle Keith Manning'in tipografilerine bayıldım.
Diğer: 1 - 2
A: Untitled, Waltham, Massachusetts, SY: Keith Manning RY: Peter McCleery F: Joshua Dalsimer İ: Big Nazo

Su yüzeyine yazı

Japonya'da bulunan Akishima Laboratuvarları araştırmacıları, Osaka Üniversitesi'nden profesör Shigeru Naito ile çalışıp, suyun yüzeyine küçük dalgalar oluşturarak yazı ve resim şeklini yapabilen bir cihaz üzerine çalışıyorlarmış. AMOEBA (Advanced Multiple Organized Experimental Basin) adındaki bu cihaz, 1.6 metre çapında ve 30 cm derinliğinde (çocuk havuzu kadar) silindirik bir tanktan oluşuyor ve etrafında 50 adet su dalgası jeneratörleri bulunuyor. Piksele denk gelen boyutları oluşturmak için kontrollü bir şekilde aşağıya ve ileriye hareketlerle eşzamanlı bir şekilde silindirik dalgalar oluşturuyor. Pikseller, 10 cm çapında ve 4 cm yüksekliğindeki ölçülerle form çizgilerini ve biçimlerini yaratıyor. AMOEBA tüm roman karakterleri ve bazı basit kanji (Japon harfi) karakterlerini heceleyebiliyor. Her harf ya da resim sadece bir dakikalık bir zamana kadar yüzeyde kalabiliyor, ama başarılı olabilmesi için her 3 saniyede bir tekrardan dalgaların üretilmesi gerekiyor.
via

Bravia yeniden

Yukarıdaki görüntü Bravia'nın yeni filminin çekimlerinden bir kare. (Daha önceki Bravia yazım ise burada) Büyük bir merakla filmin nasıl olacağını bekleyenler kervanını katılmış biri olarak Bravia sitesine ve Flickr'daki görüntülere bakıyor ve meraklı İskoçyalı seyircilerin çekim esnasında çektikleri görüntüleri ise YouTube'dan takip ediyorum. Sanırım hiç bir reklam bunca insan tarafından böyle bir merakla beklenmemiştir.

Usta yönetmen Jonathan Glazer'ın bu ham görüntüleri nasıl şekillendireceği (konsept, bir nebze kendisini gösterse de), Bravia filminin gerçekte neye benzeyeceği kesinlikle bir merak konusu. Koskoca bir binanın renk tüplerinin patlamasıyla ne hale geldiğini buradan izleyebilir, diğer küçük binada patlatılan renk bombalarının oturan set işçilerinin gözünden görebilir, buradan ise renkleri daha net bir şekilde izleyebilirsiniz.