Reklam Dili Ve Sinan Çetin (Tez Sonu)
800’ü aşkın reklam filmine imza atan Sinan Çetin reklam sektöründe, yönetmen olmanın çok ötesinde, çektiği reklamları benimseyerek, fikir aşamasından itibaren işin içinde bulunarak reklamların yaratım sürecine de dahil olur. Bu da özgün bir reklam anlatım dili oluşturmasını sağlar. Bu amaçla, Sinan Çetin’in yönetmen olarak dili ve anlatım özelliklerini çeşitli başlıklar altında inceleme yoluna gidilecektir. Bu başlıklar altında, o özelliklerini taşıyan önemli filmlerinden örnekler verilecektir..
• Sinan Çetin reklam filmlerinin en önemli özelliği tipleme yaratmasıdır. Tipleme yaratmadaki başarısı elbette sadece oyuncu yönetimindeki gücünden kaynaklanmamaktadır. Bunun yanındaki en önemli faktör de gözlem gücü ve yeteneğidir. Çevresindeki her tip insanı keskin zekasıyla gözleyip, çözümleyen Sinan Çetin, bu gözlemlerinden elde ettiği verileri karakter yaratmada kullanır. Tipleme yaratmadaki başarısı incelediğinde, bu başarının altında yatan sır; profesyonel oyuncularla çalışmamasıdır. Yarattığı tiplemeler arasında mutlaka çatışma yaşanır. En çok doğulu-batılı çatışmasını kullanır. Türk halkı arasındaki doğulu-batılı ilişkisinde tezatlıklardan doğan komediyi, Avrupa ve Türk halkı arasındaki çatışmada, yabancı karakterlerin Türkleşmesi esprisini kullanır. Türkler, reklamda yarım yamalak Türkçe konuşan yabancıların kendilerinden birine dönüştüğünü görmeyi çok sever. Cola Turka reklamında, Cola Turka içerek Türkleşen Amerikan Halkı, Çaykur reklamında, Çin çayı içmek yerine Çaykur içmeyi tercih eden Çinli Garson, Vestel reklamında, Türk teknolojisini kıskanan uzaylıların, Türkiye’ye uzaylı bir casus göndermesi, bu duruma örnek verilebilecek reklamlardan bazılarıdır.
• Sinan Çetin için mükemmellik kahramanlığı bozmaktadır. İnsanların, kendilerine yakın bulduğu kişiliklerle daha sıcak ilişki kurduğuna inanır. Bu yüzden yarattığı bütün kahramanlarda seyircinin özdeşim mekanizmasını harekete geçiren kusurlar vardır. Turkcell reklam filimi için yarattığı Cell-O karakterinin babasının karşısında ezik bir tavır sergilemesi, Garanti reklam filminde 12 Dev Adam’ın, karpuzcularla yaptıkları maçta yenilmeleri, Sunny reklamında, yakışıklı ve zengin çocuğun karşısındaki kızı güldürmeyi başaramaması reklamdaki kahramanların aslında mükemmel olmadıklarına birer örnektir.
• Sinan Çetin filmleri, gerek yarattığı tiplemeler, gerekse kullanılan diyaloglar itibariyle hemen kendini belli edecek bir karakteristiğe sahiptir. Çünkü onun filmlerinde; karışık ve dolaylı bir anlatım yoktur. Kahramanların cümleleri olabildiğince kısa ve özdür. Reklamın öyküleri, en hızlı ve en kolay anlaşılabilecek şekilde diyaloglandırılır, devrik cümleler, metaforlar, benzetmeler neredeyse yok denecek kadar azdır. Sinan Çetin’in filmlerinde dil, halkın dili, halkın yerel ağzı ve şiveleridir. Özellikle birçok reklam filminde yerel ağızla konuşan reklam kahramanları yer alır. Bu kahramanların ağız ve şive farklılıklarından doğan bir komedi yaratır. Filmlerinde uzun, ağdalı, dolaylı bir dil olmamasına rağmen, slogan tarzı cümlelere çok sık rastlanır. Özellikle yönetmenin politik ve felsefi görüşleri, kahramanların ağzından dökülür. Yönetmen, kendi söylemini gerçekleştirmenin yolu olarak çoğunlukla bu yöntemi benimsemiştir. Seyircinin, kendi söylemini, felsefesini keşfetmesini ve anlamasını bekleyemez gibidir. Örneğin; Uludağ – Söndür Ateşini, Cola Turka – İçindeki Turka Çıksın Ortaya, Kinetix – Göster Enerjini, Turkcell – Turkcell Kavuşmak Demek.
• Sinan Çetin reklam filmlerinde, toplumun her kesiminden, her sosyal sınıfından karakterlerle karşılaşmak mümkündür. Bu karakterlerin sınıfları, meslekleri, cinsiyetleri ne olursa olsun, aralarında mutlaka bir çatışma yaratır. Özellikle de, iyi-kötü, zayıf-güçlü, güzel-çirkin, zengin-fakir, kazanan-kaybeden çatışmalarına yer verir. Bu çatışmada yönetmenin hangi tarafta olduğu da çoğunlukla bellidir.
• Reklam filmlerinin en önemli unsurlarından biri de; kadın öğesidir. Kadın öğesini görsel ve estetik olarak başarıyla sunar. Sinan Çetin, kadının sahip olduğu her şeye aşıktır sanki. Kadınların görsel ve içsel bütün özelliklerini sunmaya çalışır. Kadınlar güzeldir, güçlüdür ve çoğunlukla da haklıdır .Bu yüzden erkek karakterler, onun filmlerinde hep kadınların gölgesinde kalır.
• Sinan Çetin gerek sinema filmlerinde, gerekse reklam filmlerinde “star”larla çalışmayı sever. Bir filmin hem ticari başarı için, hem de ilgi görmesi için “star” olgusunun önemli olduğuna inanır. Onlarla, çalışmanın koşullarının nasıl olduğunun farkındadır. Halk tarafından sevilen ve bir imajı olan herhangi bir “star”ı bile farklı tiplemelere büründürür ve seyircinin karşısına yepyeni bir tipleme ile çıkarır. Halkın bilinç altındaki kodları yıkarcasına yepyeni bir imaja büründürür. Sinan Çetin’in çalışırken çok keyif aldığı oyuncular arasında, Kemal Sunal (E-Kolay), Deniz Akaya (Bonus Card), Haluk Bilginer (Turkcell), Raga Oktay (Turkcell), Nil Karaibrahimgil (Hazırkart), Okan Bayülgen (Superonline), Türkan Şoray ( Profilo ve Dinarsu) ve Gazanfer Özcan (Petrol Ofisi) gibi ünlü isimler vardır.
• Sinan Çetin, filmlerinin en önemli öğelerinden biri de müziktir. Müzik kullanımındaki titizliği ve seçiciliği, filmlerin müzikal yönden başarısını sağlamıştır. Hem sinema filmlerinde, hem de reklam filmlerinde kullandığı müziklerin, görüntülerle uyumu eşsizdir. Görüntünün ya da oyuncunun zayıf kaldığı her kare, müzikle tamamlanır. Müzik, Sinan Çetin için, görüntüyü besleyen, onu anlamlandıran, olmazsa olmaz bir öğe gibidir. Nil Karaibrahimgil’in seslendirdiği Hazırkart, Raga Oktay’ın seslendirdiği Turkcell, Kubat’ın seslendirdiği Cola Turka reklam müzikleri Türk halkı tarafından çok beğenilmiştir.
• Filmlerinde kullandığı ışık oldukça doğaldır. Birçok yönetmenin aksine, fazla ışık kullanmayı sevmez. Filmlerindeki ışık, doğadaki ışığa en yakın, en doğal ve deforme edilmemiş ışıktır. Bu tercihi bilinçlidir. Işığın gereksiz kullanımın, anlatımı bozduğuna inanır. Ancak, özel bir amaçla, gerekliliğini hissettiği planlarda çeşitli ışık düzenlemelerine, oyunlarına başvurur.
• Sinan Çetin filmlerinin en çarpıcı görsel öğelerinden biri de renktir. Onun renkler konusundaki seçiciliği ve takıntılı tutumu hemen göze çarpar. Kırmızı rengin sıcaklığına ve verdiği etkiye adeta aşıktır. Kırmızı rengin yer almadığı bir filmine rastlamak neredeyse imkansızdır. Renkler, onun anlatımını besleyen en belirgin öğedir. Karakterlerin sosyal sınıflarını, kimliklerini ve filmin dramatik yapısı içindeki duygu değişimlerini renklerin yardımıyla ifade eder. Genellikle sıcak ve canlı renkleri seven yönetmen, özellikle kırmızı, sarı, yeşil renkleri yoğun olarak kullanır. Reklam filmlerinde kullandığı renkler, reklamın ilgi çekiciliğini artıracak yönde güçlüdür. Çektiği her kare kendini, renklerin yarattığı enerji ve sıcaklıktan, kırmızı ve tonlarının yoğun kullanımından fark ettirir. Sinan Çetin’in kullanmayı sevdiği renkler kadar kullanmaktan çekindiği hatta rahatsız olduğu renkler de vardır. Örneğin, mavi rengin reklamlarına soğuk ve samimiyetsiz bir anlam kattığını düşünür ve kullanmaktan çekinir. Mavi rengi sadece doğal mekanlarda kullanmayı tercih ederken, kostüm ve dekor uygulamalarında bu rengi kullanmaz. Kostüm seçiminde asla kahverengi ve tonlarına yer vermez. Kahve tonlarının yarattığı karakterler üzerinde silik bir etti yarattığını düşünür. Sinan Çetin’in renk takıntısı sadece reklam çekimi sırasında ortaya çıkmaz. Çektiği reklam filmlerinin telesinesinde de özellikle sarı ve kırmızı tonları tercih eder.
• Filmlerinde çoğunlukla kamerasını kendisi kullanan Sinan Çetin, kameraya hakimiyeti ve değişik lensleri kullanımındaki başarısı ile iyi bir görüntü yönetmeni olduğunu da ispat eder. Oyuncu merkezli planlar çekmeyi seven Sinan Çetin, oyuncunun jest ve mimiklerini, ifadesindeki değişimleri yakın planlarla anlatma yolunu tercih eder. Bu yüzden onun filmlerinde göğüs, omuz ve baş planlar oldukça sık görülür. Seyircinin, karakter ile özdeşleşmesinde yakın planların gücüne inanır. Seçtiği lenslerin ve ölçeklerin etkisi, kompozisyon yaratmadaki başarısını sağlar. Yakın ölçeklerin dışında, çok geniş planları da sıklıkla kullanan Sinan Çetin, bu planlarla, seyirciye mekanı ve atmosferi tanıtır. Makro lenslerle çektiği bu geniş planlar, kompozisyon ve renk bakımından bir tablo gibidir.
Yapımcı Sinan Çetin
Sinan Çetin, yapımcılığa başlamasının en büyük sebebini şöyle açıklar: “ Film çekmek istiyordum. Ama yapımcılar benim gibi genç bir yönetmene film vermek istemiyorlardı. Çalıştığım yapımcılar da, beni yönetmen olarak özgür bırakmıyorlardı. Çok uğraştım, çok yapımcının kapısında dolaştım. Sonunda, film çekebilmek için kendi filmlerimin yapımcılığını yapmaya karar verdim.”
Sinan Çetin, reklam, video klip ve sinema filmlerinin yapımcılığını yapar. Yapımcı kimliği, onun yönetmenliğini zaman zaman olumlu, zaman zaman da olumsuz etkiler. Çünkü yönetmen sadece filmine yani filminin teknik ve estetik yönlerine yoğunlaşır. Yönetmen aynı zamanda yapımcı kimliği taşıyorsa da, bu durum onun finansal ve idaresel birçok farklı konuya yoğunlaşmasını mecbur kılar. İşte bu çelişki Sinan Çetin’in kariyerinde önemli bir handikap olmuştur. Yönetmen olarak artık istediği filmi çekebilme özgürlüğüne sahip olmuştur. Ancak yapımcılık da hayatına girdiğinde sorumlulukları artmış ve bazen, yapımcı Sinan Çetin, yönetmen Sinan Çetin’in özgürlüğünü kısıtlar hale gelmiştir. Elbette yapımcı kimliğinin yönetmenliğini beslediği tarafları da olmuştur. Yapımcı olarak, bir filmin maliyetinin ne olduğunu, nelere harcama yapıldığını anlayan yönetmen Sinan Çetin, maliyeti ve gereksiz harcamaları azaltmak adına, sette daha pratik ver hızlı çalışır hale gelmiştir. Sorunlar karşısında daha kontrollü ve pratik çözümler bulma yoluna gitmiştir. Ve tabii ki, yapımcılıkla birlikte, yönetmen olarak kazandığı gelirin çok daha üstünde bir gelir elde etmeye başlamıştır.
Sinan Çetin, yapımcı olarak her türlü yeni fikre ve projeye açıktır. Sürekli yenilenme ve gelişme çabasında olan bir yapımcıdır. Sevmediği, inanmadığı, tatmin olmadığı filmleri kazanç kaybetmek pahasına da olsa seyirci önüne çıkarmaz. Bu yüzden yapımcılığını yaptığı birçok film, hala seyirci karşısına çıkmayı beklemektedir. Sinan Çetin, yalnızca kendi filmlerinin değil, başka yönetmenlerin filmlerinin de yapımcılığını yapar. Özellikle de genç yönetmenlere fırsatlar sunar. Düşük bütçeli ama her türlü teknik imkanının sunulduğu çekirdek kadrolu prodüksiyonlara da yapımcılık yapar.
Yeşilçam'daki birçok yapımcının aksine, Sinan Çetin, bu sektörden kazandığı geliri, yine bu sektöre yatırır. Teknolojik gelişimleri, sektörel yenilikleri devamlı olarak takip eder. Gelirini gerek yeni filmler çektirerek, gerekse teknik malzeme alarak, yine sektöre yatırmış olur. Bu düşünceden yola çıkarak, özellikle teknik malzemeye yatırım yapan Sinan Çetin; 1001 Kamera, Orfeo Sound, Post-Office, Plato Post gibi teknik malzeme şirketleri açmıştır. Bunların yanında Kafika adında bir sine-cafe açarak, seyirciye kaçırdığı filmleri izleme fırsatı sunmuştur. Yakın zamanda açtığı Plato Film Okulu ise; sektöre yeni eleman, yönetmen yetiştirmek, kamera önüne de oyuncu kazandırmak gibi hedeflere sahiptir
Yapımcı kimliğiyle kendi gençliğinde yaşadığı sıkıntıları, yeni nesil yönetmenlerin de yaşamasını istemediği için, Sinan Çetin, kendi filmlerinin yapımcılığını yaparken aynı zamanda genç ve yeni yönetmenlere de fırsatlar tanımıştır.
Sinan Çetin’ in yapımcılığını üstlendiği projeler:
Mazi Kalbimde Yaradır Projesi: Cine 5 kanalı için hazırlanan bu projede, Türk sinemasında eski yıllarda çekilmiş 10 film, bugünün yeni teknik koşulları ve yeni oyuncuları ile yeniden çekilmiştir. Bu proje kapsamında çekilen 10 film şunlardır:
Fosforlu Cevriye (Yönetmen: Mustafa Altıoklar) • Ağaçlar Ayakta Ölür (Yönetmen: Kamil Renklidere) • Kırık Zar (Yönetmen: Yücel Yolcu) • Ölüm Peşimizde (Yönetmen: Mahir Akyol)
Ağlayan Kadın (Yönetmen: Mesut Taner) • Yıldız Tepe (Yönetmen: Yağmur-Durul Taylan) • Yaralı Kurt ( Yönetmen: Artun Yeres) • Halk Çocuğu (Yönetmen: Funda Güven Samancılar)
Artık Sevmeyeceğim (Yönetmen: Çiğdem Sezgin) • Zümrüt (Yönetmen: Özer Kızıltan)
Uzun Metraj Sinema Filmi Projeleri:
Cine 5 Kanalı için çekilen filmlerden sonra Sinan Çetin, Wisteria Project isimli bir projeye daha imza atar. Sinema sektöründe ismini yeni yeni duyurmaya başlayan ama maddi imkansızlıklar yüzünden film çekemeyen yönetmenlere, maddi destek, teknik malzeme ve teknik ekip sağlayarak, onlara Plato Film bünyesinde sinema filmleri çektirir. İzleyiciyle buluşan filmlerden ilki, yönetmenliğini Taylan Biraderlerin yaptığı Okul, ikincisi ise Sinan Çetin’in eski asistanı olan Mert Baykal yönetmenliğindeki Pardon filmidir.
Dizi Projeleri:
Sinan Çetin sinema filmlerinin yanı sıra dizi projelerinde de yapımcılık yapmıştır. Bu dizi projeleri içinde en başarılı olanı, Eylül ayında üçüncü sezonuna başlayacak olan Avrupa Yakası isimli sit-com’dur.
• Sinan Çetin reklam filmlerinin en önemli özelliği tipleme yaratmasıdır. Tipleme yaratmadaki başarısı elbette sadece oyuncu yönetimindeki gücünden kaynaklanmamaktadır. Bunun yanındaki en önemli faktör de gözlem gücü ve yeteneğidir. Çevresindeki her tip insanı keskin zekasıyla gözleyip, çözümleyen Sinan Çetin, bu gözlemlerinden elde ettiği verileri karakter yaratmada kullanır. Tipleme yaratmadaki başarısı incelediğinde, bu başarının altında yatan sır; profesyonel oyuncularla çalışmamasıdır. Yarattığı tiplemeler arasında mutlaka çatışma yaşanır. En çok doğulu-batılı çatışmasını kullanır. Türk halkı arasındaki doğulu-batılı ilişkisinde tezatlıklardan doğan komediyi, Avrupa ve Türk halkı arasındaki çatışmada, yabancı karakterlerin Türkleşmesi esprisini kullanır. Türkler, reklamda yarım yamalak Türkçe konuşan yabancıların kendilerinden birine dönüştüğünü görmeyi çok sever. Cola Turka reklamında, Cola Turka içerek Türkleşen Amerikan Halkı, Çaykur reklamında, Çin çayı içmek yerine Çaykur içmeyi tercih eden Çinli Garson, Vestel reklamında, Türk teknolojisini kıskanan uzaylıların, Türkiye’ye uzaylı bir casus göndermesi, bu duruma örnek verilebilecek reklamlardan bazılarıdır.
• Sinan Çetin için mükemmellik kahramanlığı bozmaktadır. İnsanların, kendilerine yakın bulduğu kişiliklerle daha sıcak ilişki kurduğuna inanır. Bu yüzden yarattığı bütün kahramanlarda seyircinin özdeşim mekanizmasını harekete geçiren kusurlar vardır. Turkcell reklam filimi için yarattığı Cell-O karakterinin babasının karşısında ezik bir tavır sergilemesi, Garanti reklam filminde 12 Dev Adam’ın, karpuzcularla yaptıkları maçta yenilmeleri, Sunny reklamında, yakışıklı ve zengin çocuğun karşısındaki kızı güldürmeyi başaramaması reklamdaki kahramanların aslında mükemmel olmadıklarına birer örnektir.
• Sinan Çetin filmleri, gerek yarattığı tiplemeler, gerekse kullanılan diyaloglar itibariyle hemen kendini belli edecek bir karakteristiğe sahiptir. Çünkü onun filmlerinde; karışık ve dolaylı bir anlatım yoktur. Kahramanların cümleleri olabildiğince kısa ve özdür. Reklamın öyküleri, en hızlı ve en kolay anlaşılabilecek şekilde diyaloglandırılır, devrik cümleler, metaforlar, benzetmeler neredeyse yok denecek kadar azdır. Sinan Çetin’in filmlerinde dil, halkın dili, halkın yerel ağzı ve şiveleridir. Özellikle birçok reklam filminde yerel ağızla konuşan reklam kahramanları yer alır. Bu kahramanların ağız ve şive farklılıklarından doğan bir komedi yaratır. Filmlerinde uzun, ağdalı, dolaylı bir dil olmamasına rağmen, slogan tarzı cümlelere çok sık rastlanır. Özellikle yönetmenin politik ve felsefi görüşleri, kahramanların ağzından dökülür. Yönetmen, kendi söylemini gerçekleştirmenin yolu olarak çoğunlukla bu yöntemi benimsemiştir. Seyircinin, kendi söylemini, felsefesini keşfetmesini ve anlamasını bekleyemez gibidir. Örneğin; Uludağ – Söndür Ateşini, Cola Turka – İçindeki Turka Çıksın Ortaya, Kinetix – Göster Enerjini, Turkcell – Turkcell Kavuşmak Demek.
• Sinan Çetin reklam filmlerinde, toplumun her kesiminden, her sosyal sınıfından karakterlerle karşılaşmak mümkündür. Bu karakterlerin sınıfları, meslekleri, cinsiyetleri ne olursa olsun, aralarında mutlaka bir çatışma yaratır. Özellikle de, iyi-kötü, zayıf-güçlü, güzel-çirkin, zengin-fakir, kazanan-kaybeden çatışmalarına yer verir. Bu çatışmada yönetmenin hangi tarafta olduğu da çoğunlukla bellidir.
• Reklam filmlerinin en önemli unsurlarından biri de; kadın öğesidir. Kadın öğesini görsel ve estetik olarak başarıyla sunar. Sinan Çetin, kadının sahip olduğu her şeye aşıktır sanki. Kadınların görsel ve içsel bütün özelliklerini sunmaya çalışır. Kadınlar güzeldir, güçlüdür ve çoğunlukla da haklıdır .Bu yüzden erkek karakterler, onun filmlerinde hep kadınların gölgesinde kalır.
• Sinan Çetin gerek sinema filmlerinde, gerekse reklam filmlerinde “star”larla çalışmayı sever. Bir filmin hem ticari başarı için, hem de ilgi görmesi için “star” olgusunun önemli olduğuna inanır. Onlarla, çalışmanın koşullarının nasıl olduğunun farkındadır. Halk tarafından sevilen ve bir imajı olan herhangi bir “star”ı bile farklı tiplemelere büründürür ve seyircinin karşısına yepyeni bir tipleme ile çıkarır. Halkın bilinç altındaki kodları yıkarcasına yepyeni bir imaja büründürür. Sinan Çetin’in çalışırken çok keyif aldığı oyuncular arasında, Kemal Sunal (E-Kolay), Deniz Akaya (Bonus Card), Haluk Bilginer (Turkcell), Raga Oktay (Turkcell), Nil Karaibrahimgil (Hazırkart), Okan Bayülgen (Superonline), Türkan Şoray ( Profilo ve Dinarsu) ve Gazanfer Özcan (Petrol Ofisi) gibi ünlü isimler vardır.
• Sinan Çetin, filmlerinin en önemli öğelerinden biri de müziktir. Müzik kullanımındaki titizliği ve seçiciliği, filmlerin müzikal yönden başarısını sağlamıştır. Hem sinema filmlerinde, hem de reklam filmlerinde kullandığı müziklerin, görüntülerle uyumu eşsizdir. Görüntünün ya da oyuncunun zayıf kaldığı her kare, müzikle tamamlanır. Müzik, Sinan Çetin için, görüntüyü besleyen, onu anlamlandıran, olmazsa olmaz bir öğe gibidir. Nil Karaibrahimgil’in seslendirdiği Hazırkart, Raga Oktay’ın seslendirdiği Turkcell, Kubat’ın seslendirdiği Cola Turka reklam müzikleri Türk halkı tarafından çok beğenilmiştir.
• Filmlerinde kullandığı ışık oldukça doğaldır. Birçok yönetmenin aksine, fazla ışık kullanmayı sevmez. Filmlerindeki ışık, doğadaki ışığa en yakın, en doğal ve deforme edilmemiş ışıktır. Bu tercihi bilinçlidir. Işığın gereksiz kullanımın, anlatımı bozduğuna inanır. Ancak, özel bir amaçla, gerekliliğini hissettiği planlarda çeşitli ışık düzenlemelerine, oyunlarına başvurur.
• Sinan Çetin filmlerinin en çarpıcı görsel öğelerinden biri de renktir. Onun renkler konusundaki seçiciliği ve takıntılı tutumu hemen göze çarpar. Kırmızı rengin sıcaklığına ve verdiği etkiye adeta aşıktır. Kırmızı rengin yer almadığı bir filmine rastlamak neredeyse imkansızdır. Renkler, onun anlatımını besleyen en belirgin öğedir. Karakterlerin sosyal sınıflarını, kimliklerini ve filmin dramatik yapısı içindeki duygu değişimlerini renklerin yardımıyla ifade eder. Genellikle sıcak ve canlı renkleri seven yönetmen, özellikle kırmızı, sarı, yeşil renkleri yoğun olarak kullanır. Reklam filmlerinde kullandığı renkler, reklamın ilgi çekiciliğini artıracak yönde güçlüdür. Çektiği her kare kendini, renklerin yarattığı enerji ve sıcaklıktan, kırmızı ve tonlarının yoğun kullanımından fark ettirir. Sinan Çetin’in kullanmayı sevdiği renkler kadar kullanmaktan çekindiği hatta rahatsız olduğu renkler de vardır. Örneğin, mavi rengin reklamlarına soğuk ve samimiyetsiz bir anlam kattığını düşünür ve kullanmaktan çekinir. Mavi rengi sadece doğal mekanlarda kullanmayı tercih ederken, kostüm ve dekor uygulamalarında bu rengi kullanmaz. Kostüm seçiminde asla kahverengi ve tonlarına yer vermez. Kahve tonlarının yarattığı karakterler üzerinde silik bir etti yarattığını düşünür. Sinan Çetin’in renk takıntısı sadece reklam çekimi sırasında ortaya çıkmaz. Çektiği reklam filmlerinin telesinesinde de özellikle sarı ve kırmızı tonları tercih eder.
• Filmlerinde çoğunlukla kamerasını kendisi kullanan Sinan Çetin, kameraya hakimiyeti ve değişik lensleri kullanımındaki başarısı ile iyi bir görüntü yönetmeni olduğunu da ispat eder. Oyuncu merkezli planlar çekmeyi seven Sinan Çetin, oyuncunun jest ve mimiklerini, ifadesindeki değişimleri yakın planlarla anlatma yolunu tercih eder. Bu yüzden onun filmlerinde göğüs, omuz ve baş planlar oldukça sık görülür. Seyircinin, karakter ile özdeşleşmesinde yakın planların gücüne inanır. Seçtiği lenslerin ve ölçeklerin etkisi, kompozisyon yaratmadaki başarısını sağlar. Yakın ölçeklerin dışında, çok geniş planları da sıklıkla kullanan Sinan Çetin, bu planlarla, seyirciye mekanı ve atmosferi tanıtır. Makro lenslerle çektiği bu geniş planlar, kompozisyon ve renk bakımından bir tablo gibidir.
Yapımcı Sinan Çetin
Sinan Çetin, yapımcılığa başlamasının en büyük sebebini şöyle açıklar: “ Film çekmek istiyordum. Ama yapımcılar benim gibi genç bir yönetmene film vermek istemiyorlardı. Çalıştığım yapımcılar da, beni yönetmen olarak özgür bırakmıyorlardı. Çok uğraştım, çok yapımcının kapısında dolaştım. Sonunda, film çekebilmek için kendi filmlerimin yapımcılığını yapmaya karar verdim.”
Sinan Çetin, reklam, video klip ve sinema filmlerinin yapımcılığını yapar. Yapımcı kimliği, onun yönetmenliğini zaman zaman olumlu, zaman zaman da olumsuz etkiler. Çünkü yönetmen sadece filmine yani filminin teknik ve estetik yönlerine yoğunlaşır. Yönetmen aynı zamanda yapımcı kimliği taşıyorsa da, bu durum onun finansal ve idaresel birçok farklı konuya yoğunlaşmasını mecbur kılar. İşte bu çelişki Sinan Çetin’in kariyerinde önemli bir handikap olmuştur. Yönetmen olarak artık istediği filmi çekebilme özgürlüğüne sahip olmuştur. Ancak yapımcılık da hayatına girdiğinde sorumlulukları artmış ve bazen, yapımcı Sinan Çetin, yönetmen Sinan Çetin’in özgürlüğünü kısıtlar hale gelmiştir. Elbette yapımcı kimliğinin yönetmenliğini beslediği tarafları da olmuştur. Yapımcı olarak, bir filmin maliyetinin ne olduğunu, nelere harcama yapıldığını anlayan yönetmen Sinan Çetin, maliyeti ve gereksiz harcamaları azaltmak adına, sette daha pratik ver hızlı çalışır hale gelmiştir. Sorunlar karşısında daha kontrollü ve pratik çözümler bulma yoluna gitmiştir. Ve tabii ki, yapımcılıkla birlikte, yönetmen olarak kazandığı gelirin çok daha üstünde bir gelir elde etmeye başlamıştır.
Sinan Çetin, yapımcı olarak her türlü yeni fikre ve projeye açıktır. Sürekli yenilenme ve gelişme çabasında olan bir yapımcıdır. Sevmediği, inanmadığı, tatmin olmadığı filmleri kazanç kaybetmek pahasına da olsa seyirci önüne çıkarmaz. Bu yüzden yapımcılığını yaptığı birçok film, hala seyirci karşısına çıkmayı beklemektedir. Sinan Çetin, yalnızca kendi filmlerinin değil, başka yönetmenlerin filmlerinin de yapımcılığını yapar. Özellikle de genç yönetmenlere fırsatlar sunar. Düşük bütçeli ama her türlü teknik imkanının sunulduğu çekirdek kadrolu prodüksiyonlara da yapımcılık yapar.
Yeşilçam'daki birçok yapımcının aksine, Sinan Çetin, bu sektörden kazandığı geliri, yine bu sektöre yatırır. Teknolojik gelişimleri, sektörel yenilikleri devamlı olarak takip eder. Gelirini gerek yeni filmler çektirerek, gerekse teknik malzeme alarak, yine sektöre yatırmış olur. Bu düşünceden yola çıkarak, özellikle teknik malzemeye yatırım yapan Sinan Çetin; 1001 Kamera, Orfeo Sound, Post-Office, Plato Post gibi teknik malzeme şirketleri açmıştır. Bunların yanında Kafika adında bir sine-cafe açarak, seyirciye kaçırdığı filmleri izleme fırsatı sunmuştur. Yakın zamanda açtığı Plato Film Okulu ise; sektöre yeni eleman, yönetmen yetiştirmek, kamera önüne de oyuncu kazandırmak gibi hedeflere sahiptir
Yapımcı kimliğiyle kendi gençliğinde yaşadığı sıkıntıları, yeni nesil yönetmenlerin de yaşamasını istemediği için, Sinan Çetin, kendi filmlerinin yapımcılığını yaparken aynı zamanda genç ve yeni yönetmenlere de fırsatlar tanımıştır.
Sinan Çetin’ in yapımcılığını üstlendiği projeler:
Mazi Kalbimde Yaradır Projesi: Cine 5 kanalı için hazırlanan bu projede, Türk sinemasında eski yıllarda çekilmiş 10 film, bugünün yeni teknik koşulları ve yeni oyuncuları ile yeniden çekilmiştir. Bu proje kapsamında çekilen 10 film şunlardır:
Fosforlu Cevriye (Yönetmen: Mustafa Altıoklar) • Ağaçlar Ayakta Ölür (Yönetmen: Kamil Renklidere) • Kırık Zar (Yönetmen: Yücel Yolcu) • Ölüm Peşimizde (Yönetmen: Mahir Akyol)
Ağlayan Kadın (Yönetmen: Mesut Taner) • Yıldız Tepe (Yönetmen: Yağmur-Durul Taylan) • Yaralı Kurt ( Yönetmen: Artun Yeres) • Halk Çocuğu (Yönetmen: Funda Güven Samancılar)
Artık Sevmeyeceğim (Yönetmen: Çiğdem Sezgin) • Zümrüt (Yönetmen: Özer Kızıltan)
Uzun Metraj Sinema Filmi Projeleri:
Cine 5 Kanalı için çekilen filmlerden sonra Sinan Çetin, Wisteria Project isimli bir projeye daha imza atar. Sinema sektöründe ismini yeni yeni duyurmaya başlayan ama maddi imkansızlıklar yüzünden film çekemeyen yönetmenlere, maddi destek, teknik malzeme ve teknik ekip sağlayarak, onlara Plato Film bünyesinde sinema filmleri çektirir. İzleyiciyle buluşan filmlerden ilki, yönetmenliğini Taylan Biraderlerin yaptığı Okul, ikincisi ise Sinan Çetin’in eski asistanı olan Mert Baykal yönetmenliğindeki Pardon filmidir.
Dizi Projeleri:
Sinan Çetin sinema filmlerinin yanı sıra dizi projelerinde de yapımcılık yapmıştır. Bu dizi projeleri içinde en başarılı olanı, Eylül ayında üçüncü sezonuna başlayacak olan Avrupa Yakası isimli sit-com’dur.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home