Bile bile pişti!


Fikir tembelliği mi yoksa kolaya kaçmak mı? Ne olursa olsun, sonuçta bir emeğin hemen hemen tıpkısının aynısı bir iş var karşımızda. Fikir farklı mı? Belki. Ama maalesef bu, kurtarmıyor artık...
Bir arkadaşımın dediği bir sözden değiştirerek: Herkes artık Şener Şen oldu, İlyas Salman'lık öldü.
(UAÖ'nün diğer işleri burada. Diğer bir benzer iş de burada.)
(Güncelleme: Reta'dan yukarıdaki işlerle ilgili bir açıklama maili aldım. Yazının yorumlar kısmında.)
Kaynak: Reklam Yazıları
23 Comments:
"Bildiginiz gibi dunya reklamciliginda benzer isler (pisti isler) polemiği sürekli yasanmakta ve bu tip durumlarda genelde islerin calinti ya da esinlenme oldugu iddia edilmektedir. Dolayisiyla ulkemizde de yasanan benzer olaylar aynı perspektifte degerlendirilmekte nedense kimsenin aklina bir fikrin baskalarinin
da aklina gelebilecegi fikri gelmemektedir.
Kaldi ki bu tip olaylarda temeli olmayan suclayici yaklasimlar yaraticiligin desteklendigi bir yarismayi ve onun jurisini de zan altinda birakmaktadir. Dunya reklamciligindaki yeni kavram ve akimlari yakindan takip eden yarisma jurilerinin degerlendirmeleri hice sayilmakta ve “camur atayim da izi kalsin” politikasi
yurutulmektedir. Refleksif davranilarak ciddi suçlamalar yapilmaktadir.
Dunyada ve ulkemizde de benzeri durumlarin yasandigini, pisti islerin ayni gun gazetelerde yer alabildigini,
birbiriyle ayni olan islerin dunyanin iki ucunda yasayan kisilerce de akıl edilebilecegini artik bilmemiz ve ogrenmemiz gerekiyor. Bunun adi calinti, hirsizlik, uyaniklik ya da esinlenmecilik degildir. Kimse bir baskasinin urettigini alenen ve bilerek kopyalamamaktadir (en azindan kendi adimiza bunu soyleyebiliriz).
Hele hele bilginin bu kadar kolay ve hizli yayildigi bir cagda bunu kim yapmaya cesaret edebilir?
Karsilasilan bu talihsiz durumu aciklayacak tek bir deyim vardir:
“aklin yolu bir”
Refleks ve sezgilerimizden siyrilip insanlari dinlemeye basladigimizda birbirimizi daha iyi anlayacagimizi dusunuyoruz.
Bizi dinlemek isteyenler icin:
www.reta.com.tr"
Benzerligi degerlendirirken kampanya tarihlerine bakan oldu mu? Reta kampanyasi DT 2005 sezon acilis kampanyasi.DT sezonu ekimde aciyor yanilmiyorsam.Yani Reta bu calismalar ile Ekim 2005'de outdoor kampanya cikmis.Odulu mayista almis. Yabanci sirketin kampanyasinin tarihi ise kendi sitelerinde goruldugu uzere 29 mayis 2006, retadan aylarca sonra!!!
http://commercial-archive.com/146.php
07/05/2001
Bu reklam polisliği bizi nereye götürüyor bana bunu açıklar mısınız? Ben kendi adıma vazgeçmiş durumdayım. Umurumda da değil kimin nereden ne aldığı ne çaldığı, aklın yolu ister bir olsun ister bin!
Bu sözde çalıntı ya da yumuşatılmış deyimi ile "arak" işleri bulup ortaya çıkartanların yaptıkları işlerin kalitesi mi artıyor? Yoksa "aha birini daha buldum tespit ettim, yaşasınn" gibilerinden bir sevinç mi yaşanıyor. Çıkamıyorum işin içinden. Keske şu polisliğin onda birini kendi işlerine ayırsalar. Neyse onlar böyle mutluysa sorun yok. Ben de "umursamayarak" mutluyum buna da kimsenin lafı olmaz herhalde.
(Üzerime alınarak)
Burada reklam polisliği yapıldığı yok. Birbirinin aynısı işleri görüp, bunları yayınlamaktan başka bir şey de yok. Blog içeriğinde (sanırım devamlı takip edenlerdensin), arada bir fark edip de bulduğum ve yayınlamaktan da çekinmediğim 'aklın yolu bir', 'arak', 'intihal' vs. işler de mevcut.
Burası bir blog ve istediğim her şeyi yayınlayabilirim ve yazabilirim. Okuyup okumamak burayı gezenlere kalmış.
('Keşke şu polisliğin onda birini kendi işlerine ayırsalar?')
Burası bir blog. Sen de istediğin her şeyi yayınla.
Eleştir, vur kır parçala... Cevap versinler saygı duyarak,
ardından o cevaba gelen ipe sapa gelmez "ancak gülebilen" insanların saygısız yorumlarını da yayınla.
Burası bir blog, burası reklam yazıkları değil. Bunu ben başta olmak üzere herkese hatırlattığın için teşekkür ederim.
(Parantez içinde yazdığın o son alıntının sebebini anlamadım ama onu da üzerine alınarak cevaplama artık, çünkü bir kişiye değil, bir sorun sebebiyle kendim de dahil olmak üzere herkesle konuşmaya çalışıyordum)
yapmayin, bunun gibi 50 tane is yapildi gecmiste. 2004'te resfest için boyle bi fikir yapilmisti mesela... daha oncesinde de bi dolu boyle is var.
Resfest'teki fikir farklıydı. Michel Gondry'e ithafen yapılmıştı o iş, çünkü yönetmenin tarzını yansıtıyordu.
50 tane yapılmış olabilir ama 51.sini yapmasınlar o zaman.
Tek bir yazıya bakarak bütün blogun içeriğini sadece ''vur, kır, parçala' olarak gördüğün için bravo Erçin. Söyleyecek söz bulamıyorum artık, Devam.
Yahu Fırat, allaaşkına (bile bile allahaşkına değil, yazdığım gibi hali ile daha samimi duruyor da, neyse) bu blogu okuyorum, takip ediyorum hatta, elbette biliyorum içeriğin öyle olmadığını.
Şu konu üzerine konuşurken sadece şu konunun üzerinde durabilir miyiz?
Iste bir Turkiye'nin ne kadar bu kadar zor ilerlediginin neden bu kadar dar vizyonlu oldugunun kaniti Ercin Sadikoglu. Ne demek reklam polisligini birakalim? O zaman birakalim sevgili Ercin, herkes alsin archive'vi onune acsin musterisinin kategorisini begendigini kopyalasin. Kimse ugrasmasin polislikle, kimse ugrasmasin yeni fikirler bulmakla. Ne gerek var "Allaaskina" (samimi hali ile) herkes kendi isine baksin. "Hatta, elbette" aklin yolu birdir. Ama aklin yolu bir diye daha once yapilmis bayat bir fikri yayinlamak gerekmez.
Ee aslinda suc Ercin'de de degil Eger Kristal Elma Jurisi bir zahmet edip iki uc odul katalogu karistirmiyorsa, Ercin'de tabiki bizi polislikle suclar.
Turkiye'den neden dunya markasi cikmiyor diyoruz? Acaba iyi marketing olmadigi icin olabilir mi? Once markalar kendi pazarlarinda guclu olucak, kendi pazarlarinda kendi essiz tarzini yaratip, kendi kitlesini olusturacak ki yurt disina ciktiginda soyleyecek essiz bir seyleri olsun. Bunu yaratmakta tabiki kendilerine ozgu reklam ve marketing yapmakla baslar.
Firat Yildiz sana cok tesekkur ediyorum, lutfen boyle isler yayinlamaya devam et, hatta sitende lutfen buna ozel bir bolum ac ki, bu meslege yeni girenler yada girecek olanlar boyle seyleri yapmaktan kacinsinlar.
Yapanlar da artik birilerinin bunun farkinda oldugunu bilip, reklam kopyalamaktan cekinsinler.
ha bu arada Ercin surdan archive'i verir misin, yeni brief geldide...
Al buyur...
Bak millet ne güzel işler yapmış arşivde gördü mü...
Sen de araştırmaya başla nereden çaldılar acaba diyerek!
Zaman bol sanırım sizde...
Hem bunlarla uğraş hem böyle satırlarca yazı yaz...
Allaaşşşşşkınaa yaaa (neydi buraya yazılıcak yazı? Neyse, archive'i aldın değil mi?)
Ayrıca zahmet olmaz ise,
benim ne yazdığımı tekrar okumak sureti ile (gerekirse tekrar, tekrar, tekrar... anlayana kadar) bir şans daha verir misin acaba bana?
Ya da sana bir dönem ödemi!!
"Erçin nasıl kurtulur?" hadi araştır bakalım ben bu ismi nereden çaldım...
ya çaba kotu diiil, hatta dogru ama bu ornek yanlis.
bilmem hatirlar misiniz, daha once yapilmis, bir durakta bekleyen tavuklarin oldugu bi uygulama vardi.
bunun disinda, yapilmis bicok outdoor isi de fondaki gorselin anlamini degistirecek eklemelerde bulunmustur.
boyle bir ise çalinti demek gerçekten yanlis, çünkü diiil.
begenmedigim bir isi savunmak durumunda kaliyorum ama maalesef durum bu.
Fikir çok güzel. Açık hava mecrası için nefis bir uygulama. Fakat bu fikrin aşırma olma ihtimali konusunda net bir şey söylemek abesle iştigal. Ülkemizde pek çok yaratıcının (mimar, reklamcı, müzisyen, yönetmen, senarist) araklama işler yaptığı aşikar. Fakat bu herkesin araklama iş yaptığı anlamına da gelmez. Ankara'nın en eski ajanslarından biri olan Reta'nın yaratıcı ekibinin böyle küçük hesaplarla uğraşacağını sanmam; zira hepsi yetenekli, becerikli insanlar. Yaptılarsa da günahı boyunlarına :) Böyle bir tesadüfün ortaya çıkması ve zan altında kalmış olmaları bile onları hayli utandırmıştır zaten.
bu iş burada "benzerlik" olarak haber yapilabilirdi
direkt "intihal" olarak suçlamak ayıp
üstelik durak raketlerinin durak görüntüsü olarak kullanıldigi onlarca örnek varken bu işi intihal olarak görenin kendi reklamciligini sorgulamasi gerek
böyle bir suçlamanin karsisinda ajansin verdigi nazik cevabin "fazla" oldugunu düsünüyorum
arkadaşlar reta'nın sitesine girdiniz mi? diğer işlerine baktınız mı? bence bi bakın ve ondan sonra yorumlarda bulunun. ben merak edip girdim ve açıkçası bu outdoor işleri yapanların nasl olur da böyle kötü işler yaptğını anlayamadım. yani bu işlerin basın ilanına baktığınızda bile işler arasında bariz farklılığı görebiliyorsunuz. bence burda intihal(aşırma) kelimesi biraz sert olmuş ama açıkçası ben de böyle düşünüyorum. yani diğer outdoor çalışmalarına bakın bi allaşkına. bi outdoorda olmaması gereken herşey var.
www.reta.com.tr
onumuze konan her seyi elestirmekten baska bir sey yapmiyoruz..kendimize gelince de laf kondurmuyoruz..bazilarimizin egolari biraz fazla mi sisik acaba? birilerini elestirebilmenin gereginin hele hele goz onunde olan seyleri bu kadar kolay elestirebilme yetisini kim veriyor bize?
cem yilmaz'i neden hirsizklika sucluyoruz? hirsizlikla suclaninca neden zihnimiz bulaniyor? acaba hirsiz mi diye dusunuyoruz?
reta'ya gelince. sitelerine girip inceledim 18 yillik bi ajans, bence basarili isler yapmislar, sonucta bir istanbul ajansi degil. Ankara'da faaliyet gosteriyor ve ankara olceginde yaratici isleri var. neden boyle bi sey yapsinlar ki?
cem yilmaz haklı çıkmış..etrafimizdaki savaş ay'lardan uzak duralim, savaş ay'lik yapmayalim...
Kimse bu işe kesin "aşırmadır" diyebileceğini sanmıyorum. Neticede elde kanıt yok. Kim kimden önce yapmış, daha önce böyle bir uygulama yapılmış mı? Yapılmışsa hangi tarihte, nerede yapılmış vb. soruların yanıtlarını bulmak gerek önce. Cem Yılmaz Hokkabaz'ı çalmış dendiğinde ihtimal bile vermedim doğrusu. Çünkü Cem Yılmaz bugüne kadar yaptıklarıyla yeteneğini kanıtlamış bir sanatçıydı. Fakat Reta'da durum farklı. Evet ajans 18 yıllık bir ajans. Fakat 18 yıllık yaratıcı faaliyetlerinde 1 tane bile "vay be nasıl akıl etmişler, helal olsun" dedirten iş yok. Şimdi sorgulanıyor olmaları bundan. Bugüne kadar yemekte makarna yapmış bir aşçının birden portakallı ördek yapmasına benziyor bu. Haliyle yemeğin lezzetini görenler soruyor: Gerçekten sen mi yaptın?
Ister asirma olsun, ister aklin yolu bir, reklam dunyasinin calisanlari cevrelerinde olan biteni takip etmek, daima yeni ve taze fikirler uretmek zorundadilar. ZZaten meslegimizide bu kadar zor ve kalifiye yapan da bu degil mi?
Konusulan is, ufak bir is degil, yazmayan, cizmeyen kalmadi hakkinda. Dunyanin butun bloglarinda tartisildi.
Sen iki gun sonra aynisi yaparsan, zan altinda kalmaya mahkum olursun, sonra nasil izah ediyecegini sasirirsin.
Aa tabi bu isin etik kismi, eminim Devlet Tiyatrolari ve sokaktaki Ahmet Amca bu isin bir cok benzeri oldugundan haberdar degildir ve onlarin icin sorunda degildir zaten olup olmamasi.
Ama kafanizi biraz Turk hudutlarinda cikardiginizda, ulkenizin sadece raki, kebap, turkish delight'tan var olmadugunu anlatmak zor oluyor.
Bir kac olayin disinda Ne zaman yaratici alanada Turkiye'de "yeni" bir is cikiyor, ne zaman Turkiye'ye ozgu dunya arenasinda konusulan islerle karsilasiyoruz. Televizyonda bile oynayan seyler birebir yabanci ulkelerden alinmis conceptler. Tabiki Ahmet Amca bunu'da bilmiyor.
Uzun lafin kisasi, en "avrupali" meslegimiz bile, sadece sozde avrupali. Isin eglenceli kismina gelince, hepimiz cok moderniz, hepimiz cok elitiz, en ince zevke sahibiz. Ama isin zor kismina gelince, sokaktaki Ahmet Amca e buyuk kistasimiz.
Birakalim bu isleri artik, kafamizi biraz sokaga degilde dunyaya cevirelim. Brazilya'nin bizden fazlasi ne? Ekonomik krizse, ekonomik kriz, zor hayat kosuluysa, alasini yasiyorlar. Egitimsizlik bizden bile fazla. Ama 10 kisilik reklam ajansi ile Cannes'da yilin ajansi oldular gectigimiz yillarda.
Bizde hala 18 yillikmis, kucuk hesapmis. Tabi alismamislar birilerinin dunyada neler olup bittiginden haberdar olmasina, ortaya cikinca foyalari rahatsiz oluyor insanlar. Elestirmeyin herseyi, neyse o iste diyorlar. Haklilarda aslinda. Is cikariyoruz baslarina.
Ee reklamci boyle dusunuce, reklam verende bana yeni is getirin demiyor. Ve boylece Turkiye, oldgu yerde donuyor.
Burdan bu siteye okuyan herkese rica ediyorum, birakalim bu isleride artik bizde biraz var olmaya calisalim. Birakalimda insanlar biraz bizim islerimizi calsinlar. Bizim islerimiz ordaki forumlarda konusulsun. Turkiye'nin yutrdisindaki ismi "heken sukur" olmasin, sadece futbolla var olmayalim, "kulturlerin bir araya geldigi" yerden biraz da kulturleri bir araya getiren isler ciksin.
Fazlada uzatmiyim ama inanin boyle isler genclerin ve Turkiyenin yolunu cok tikiyor.
bence reklamdan biraz anlayan buna arak dememeli. Sadece mecrayı kullanım şekli aynı. Mecra ayrı fikir ayrıdır. Çalınan fikir ise eleştiri alabilir fakat mecra kullanımıysa alamaz burada durak araçtır fikir değil. Konsept ortada adamlar tiyatro her yerde demişler bunu duraktada uygulamışlar gayet güzel. Üstelik bu işi ödüle layık gösteren jüri de sizi cebinizden çıkartacak onca adam var. Kimse kimseyi suçlamasın bence herkese iyi çalışmalar...
Zaten burda fikir diil mecra kullanımı bahis konusu. Yani yaratıcı olan durum burdaki fikirden ziyade mecrayı nasıl kullandıkları. Ve bu mecrayı birebir kullanmışlar işte, yok ki bunun ötesi berisi. Bence burda suçlancak olan kişi ne bu blogun moderatörü ne de jüri. bu işi yapanlar.
isimsiz arkadaşım o zaman kimse mecrayı aynı şekilde kullanmasın, fikir bulurken aynı yolu izlemesin. Böyle bişey yok yani aynı zamanda benzetilen iş bu işten sonra yapılmış... Herkese kolay gelsin herkes dünya standartlarına ulaşabilsin sektörümüz gelişsin burada birbirimizi yemenin anlamı yok artık diye düşünüyorum...
Yorum Gönder
<< Home