TÜM REKLAMCILARA, REKLAMVERENLERE VE HERKESE!
Ülke olarak sürekli gündemimiz meşgul. Sınır ötesi operasyondu, kapatılma davasıydı, Ergenekon'du... Sıra başka şeylere gelemiyor, görece olarak daha önemsiz görünen konular hasır altı ediliyor. Aslında bu hasır altı edilen konular öyle büyük önem taşıyor ki....
Son günlerde giderek artan bir baskıyla gelen sansürü düşünelim mesela. En temel insan haklarını ihlal eden sansürün sinsice, güya çaktırmadan gelişi, bilgi alma özgürlüğümüzün kısıtlanması, neyi seyredip neyi seyredemeyeceğimize başkalarının karar vermesi... Bunun sonu nereye gidiyor? Bugün televizyonlarda ve internette giderek artan baskılar kitaplara, sanata, filmlere de sıçrarsa halimiz ne olacak? Hiç düşünüyor muyuz?
İnternet için bulmuşuz bir iki yol, halimize şükrediyoruz, “biz giriyoruz hala o sitelere” deyip kendimizce uyanıklık yapıyoruz. Peki, güzel de, o yolların önü kesilirse ne olacak? O yollarla girenler bir takım suçlamalara maruz kalırsa ne olacak? Hep yeni yollar mı geliştireceğiz? Porno siteleri, Google groups, Wordpress, YouTube derken... Sıra şimdi de Dailymotion’a geldi. Bunun sonu nereye gidecek, kendimize soruyor muyuz?
Sansür, Türkiye’nin gündemindeki en önemli, en temel konudur çünkü bağımsız bilgiye ulaşamayan bir toplumda, en büyük yayın organlarının iktidarın elinde olduğu bir toplumda bilinçli kararlardan, bilinçli seçimlerden bahsedilemez. Bilgisiz kalan bir toplum, elindekiyle yetinmek zorunda kalacaktır, sorularına cevap alamamayı hayatının gerçeği haline getirecektir. Bu yüzden, sansür bir zihniyetin habercisidir ve çok geç olmadan dur demenin zamanı şimdidir.
Kaldı ki biz reklamcıların hiç sesini çıkarmadığı bu zihniyetin bir başka yönü daha var. Eğlencesini geçelim, dünyadaki yeni reklamları, yönetmenlerin portfolyolarını, k›sa filmleri ve bir sürü başka bilgiyi bir arada sunan bir arşiv, bir kaynak olmasının yanı sıra, video paylaşım siteleri bizler için aynı zamanda vazgeçilmez bir mecradır da. Özellikle günümüzde yükselen ve giderek önem kazanan, hatta reklamın geleceği olarak görülen viral ve gerilla pazarlama uygulamaları bu tip sitelerden beslenmekte ve yayılmaktadır. Bu sitelere erişim engellendiğinde, hem reklamveren hem de reklamcılar açısından büyük sıkıntı yaratmaktadır. Ayrıca, geocities gibi web serverların toptan kapatılması da internetteki reklam alanlarını kısıtlamakta ve bazı sitelere verilen reklamların görülememesine sebep olmaktadır.
Tüm bunlardan dolayı, bizim reklamcılar olarak, bu konuya bu kadar sessiz kalmamız ilginç. Hele ki sektör olarak, sesimizi çıkaracak, bangır bangır bir kampanya yapacak, insanları bilinçlendirecek güç, kaynak ve yeteneği ellerimizde tutarken bizim de herkes gibi DNS ayarları değifltirmeye eyvallah dememiz şaşırtıcı. Bu hepimizin hem mesleki hem de sosyal sorumluluğu değil midir? Neyi bekliyoruz?
Önemli olan maddiyat değil diyorsak, prensipte karşıysak sansüre, o zaman durum ortada? Mesele maddiyatsa da, sansür kazancımızı, işimizi de etkilemeye başlamıştır.
Sansür insana hakarettir. Daha ne kadar sineye çekeceğiz?
Elma+Alt+Shift olarak bu konudan rahatsız olanları, yukarıdaki yazıyı veya şu linki ilgili/ilgisiz herkese yollamaları çağrısında bulunuyoruz..
Son günlerde giderek artan bir baskıyla gelen sansürü düşünelim mesela. En temel insan haklarını ihlal eden sansürün sinsice, güya çaktırmadan gelişi, bilgi alma özgürlüğümüzün kısıtlanması, neyi seyredip neyi seyredemeyeceğimize başkalarının karar vermesi... Bunun sonu nereye gidiyor? Bugün televizyonlarda ve internette giderek artan baskılar kitaplara, sanata, filmlere de sıçrarsa halimiz ne olacak? Hiç düşünüyor muyuz?
İnternet için bulmuşuz bir iki yol, halimize şükrediyoruz, “biz giriyoruz hala o sitelere” deyip kendimizce uyanıklık yapıyoruz. Peki, güzel de, o yolların önü kesilirse ne olacak? O yollarla girenler bir takım suçlamalara maruz kalırsa ne olacak? Hep yeni yollar mı geliştireceğiz? Porno siteleri, Google groups, Wordpress, YouTube derken... Sıra şimdi de Dailymotion’a geldi. Bunun sonu nereye gidecek, kendimize soruyor muyuz?
Sansür, Türkiye’nin gündemindeki en önemli, en temel konudur çünkü bağımsız bilgiye ulaşamayan bir toplumda, en büyük yayın organlarının iktidarın elinde olduğu bir toplumda bilinçli kararlardan, bilinçli seçimlerden bahsedilemez. Bilgisiz kalan bir toplum, elindekiyle yetinmek zorunda kalacaktır, sorularına cevap alamamayı hayatının gerçeği haline getirecektir. Bu yüzden, sansür bir zihniyetin habercisidir ve çok geç olmadan dur demenin zamanı şimdidir.
Kaldı ki biz reklamcıların hiç sesini çıkarmadığı bu zihniyetin bir başka yönü daha var. Eğlencesini geçelim, dünyadaki yeni reklamları, yönetmenlerin portfolyolarını, k›sa filmleri ve bir sürü başka bilgiyi bir arada sunan bir arşiv, bir kaynak olmasının yanı sıra, video paylaşım siteleri bizler için aynı zamanda vazgeçilmez bir mecradır da. Özellikle günümüzde yükselen ve giderek önem kazanan, hatta reklamın geleceği olarak görülen viral ve gerilla pazarlama uygulamaları bu tip sitelerden beslenmekte ve yayılmaktadır. Bu sitelere erişim engellendiğinde, hem reklamveren hem de reklamcılar açısından büyük sıkıntı yaratmaktadır. Ayrıca, geocities gibi web serverların toptan kapatılması da internetteki reklam alanlarını kısıtlamakta ve bazı sitelere verilen reklamların görülememesine sebep olmaktadır.
Tüm bunlardan dolayı, bizim reklamcılar olarak, bu konuya bu kadar sessiz kalmamız ilginç. Hele ki sektör olarak, sesimizi çıkaracak, bangır bangır bir kampanya yapacak, insanları bilinçlendirecek güç, kaynak ve yeteneği ellerimizde tutarken bizim de herkes gibi DNS ayarları değifltirmeye eyvallah dememiz şaşırtıcı. Bu hepimizin hem mesleki hem de sosyal sorumluluğu değil midir? Neyi bekliyoruz?
Önemli olan maddiyat değil diyorsak, prensipte karşıysak sansüre, o zaman durum ortada? Mesele maddiyatsa da, sansür kazancımızı, işimizi de etkilemeye başlamıştır.
Sansür insana hakarettir. Daha ne kadar sineye çekeceğiz?
Elma+Alt+Shift olarak bu konudan rahatsız olanları, yukarıdaki yazıyı veya şu linki ilgili/ilgisiz herkese yollamaları çağrısında bulunuyoruz..
14 Comments:
ben genç bir reklam sektörü emekçisi ve titr olarak art direktörlüğü kullanan bir insan olarak zaten başından beri neden reklamcıların bir sendikası olmadığını anlayamadım bir türlü. ülke ortalamasına bakıldığında gerçekten de yüksek gelirli, prestijli bir mesleğe sahibiz. ama bir ajansta çalıştığın sürece (freelance mevzularından şu anda hiç bahsetmek istemiyorum). ama gelin görün ki saçma sapan, sudan bahanelerle arkadaşlarımız (art direktör, grafiker, metin yazarı vs) çarçabuk işlerinden olabiliyor ya da mobbing aromalı, çapsız seniorları tarafından kusturulurcasına, gerek verilen, gerekse de ortaya çıkarılan işler yoluyla minimize edilebiliyor. şimdi siz tecrübeli ağabeylerime sormak istiyorum. eyvallah dailymotion olsun, youtube olsun ya da ilgiyle takip ettiğimiz, yararlandığımız nice yabancı menşeili bloglar olsun hepsine erişim engelleniyor teker teker. sesimizi yükseltelim. içimizde ki gerillayı gerekiyorsa ortaya çıkaralım bu durum için. ama ya işin bizim elimizde olan kısımları? gözümüzün önünde cereyan eden ve tek aksiyonumuzun sigara molasında "evet hacı çok ayıp ettiler elemana" olduğu durumlar? aslında reklam patronlarını baronlaştıran da bizim bu 'aman topacın altına biz gitmeyelim' çıkarcılığı değil mi?
güzelliklerle kalalım.
umarım yazdığınız yazıdan güzel bir sonuç elde edersiniz.
bu tip siteleri şu anda profesyonel olarak kullanan birisi değilim. ama profesyonelce kullananları takip ediyorum. bu yüzden de böyle bir oluşum olacaksa katkım da olmasını isterim.
şimdilik sadece yorumları takip edebilirim. umarım bir yerlere varacak.
Çok güzel bir yazı olmuş. Ekonomik kaygılar, önümüzdeki temel sorunları görmemizi engellememeli, birey olarak haklarımızı korumamızı, düşüncelerimizi ifade etmemizi kısıtlamamalı..
Kaldıki karşılaştığımız durumun sonucunda ekonomik açıdan zarar da görüyoruz. E o zaman daha ne duruyoruz?
"Sorunun çözümü için YouTube ve Telekomünikasyon Kurumu yetkilileri arasında gerçekleştirilen görüşmelerde şirketin Türkiye'ye özgü bir arama motoru oluşturması kararlaştırıldı. Buna göre siteye Türkiye'den YouTube.tr ya da YouTube.com.tr adreslerinden ulaşılacak. Böylece sitede, İnternet Güvenliği Yasası'nda suç sayılan Atatürk'e hakaret, porno, müstehcenlik, kumar ve intihara özendirme gibi içerikler ayıklanmış olacak.
Zaman'a konuşan Telekomünikasyon Kurumu Başkanı Tayfun Acarer, YouTube yetkilileriyle devam eden görüşmelerde çözüm için belli bir aşamaya gelindiğini açıkladı. Acarer, YouTube'un Türk halkının ulusal değerlerini, duyarlıklarını ve İnternet Güvenliği Yasası'nda belirtilen 9 katalog suçu dikkate alan YouTube.tr ya da YouTube.com.tr adıyla bir site oluşturacağını söyledi.
YouTube'un, Almanya, Çin ve ABD için de benzer siteler kurduğunu ifade ederken, "İnternet kullanıcıları ister Youtube.com.tr'ye isterse de Almanya'nın ABD'nin Youtube'una girer." dedi. Acarer, önemli bir uyarıda bulunmadan da geçemedi: "Türk kullanıcıları, ülke hassasiyetlerini dikkate alan 'youtube.com.tr sitesine giriş yapsın." Tayfun Acarer, bundan sonra, YouTube ile Türkiye arasındaki hukuki ve idari işlemlerin, şirketin Türkiye'de açacağı temsilcilik vasıtasıyla yürütüleceğini kaydetti. Bugüne kadar YouTube'da 111 zararlı içerik tespit edildi, bunların 67'si siteden kaldırıldı. Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesi kararıyla Atatürk'e hakaret içeren yayınlar nedeniyle 6 Haziran 2008 tarihinden beri YouTube'a erişim yasak."
Şaka gibi. Bunlar kim ki benim ne seyredeceğime karar veriyorlar!!!! Ülke hassasiyetiymiş, hepsi palavra bunların!
Bu yazıya kesinlikle katılıyorum. Sansürlenen siteler, tek taraflı basın yayın organları Türk insanın dünya ile olan ilişkisi giderek azaltıyor. Halbuki Türkiye'de internet kullanımı yaygınlaştırma çalışılırken, dünyada ne olup bittiğini sadece internet üzerinden öğrenirken bu tip olaylar insanın sinirini bozuyor. Akşamları televizyon karşısına geçip haber bültenlerini seyrederken hangimiz Güney Amerika'da, Japonya'da, Afrika'da olan bir olaydan haberdarız?
YouTube ve Dailymotion gibi video siteleri biz reklamcılar için hem bir esin kaynağı hem de bir mecra. Duruma ekonomik olarak bakıcak olursak; kapatılma davası hakkında Türkiye'deki iş adamları, Ticaret Odaları vb. yerlerin yorumlarına bakınca her şey aslında ortada gözüküyor. Kimse partinin kapatılmasını istemiyormuş. Neden mi? Çok basit, herkes kendi cebine bakıyor.
Kısaca bu tip sansürler devam edicekse hızla büyümekte olan Türk reklam sektörünün önü kesilecek ve bizim de dünyada geler olup bittiğini takip etme şansımız kalmacak. Halbuki son dönemde interaktif medyanın çok kullanıldığını ve internetin bazı mecraları geride bıraktığı bir dönemde...
Sanırım yakında televizyon, kitap, cd hatta ve hatta bazı sinema filmlerini seyretme imkanı ortadan kalkacak.
Uluslararası reklam yarışmalarına katılırken artık Türkiye için interaktif kategorisi kaldırılsın nasılsa yaptığımız veya yapacağımız işlerin hiç birini yayınlacak site kalmayacak.
Merhaba,
Uzun zamandır, sansurle ilgili ufaktan girisimlerin bulundugunu ben de gozlemledim.aslında su anda
televizyondan tutun da yazılı yazısız dusuncelere ve edebi eserlere komik gerekçelerle yasaklar getiriliyor. su ana kadar herseyi hasır altından yuruten zihniyet calısmalarına devam ediyor maalesef.
hic dikkat ettiniz mi, demokrasi hak hukuktan bahsedilirken ve bu cok güzel kendi cıkarlarına kullanılırken bir yandan yazarlar yazdıkları kitaplar, koseyazarları yazdıkları yazılar nedeniyle sorgu altına alınıyor(sırf ergenekon davası ile ilgili olmayan ufak tefek haberler okudum) ya da televizyonda bir film izlenirken
sigara, telefon ya da bir coca cola sisesinin uzeri pixel yapılıyor. her kanalda var bu.bizim bilmedigimiz bir sansur yasası mı geldi acaba:D
komik ama cok dusundurucu. reklamcı olarak bunları cok iyi farketmeli ve takip etmeliyiz.
yakında reklamla ilgili cok sansure maruz kalacağımızı dusunuyorum.umarım dusundugum gibi olmaz. ama hatırlatmak isterim; daha birkac sene oncesinde trafik kazalarına sebep veren mayo reklamları simdi billboardlarda yok.sadece magaza ve buyuk alısveris merkezi billboardları dısında hicbir yerde goruyor musunuz???
Su anda 1 asır geriye gittik, ve dunya uzay ve su altı arastırmaları, dogayı kurtarmak adına yapılan bilimsel buluslar ve tıp alanında ilerlerken biz 1 asır geriye gidiyoruz.Ve izliyoruz...izliyoruz...iziliyoruz...
saygılarımla
Ebru Ayan
Sonunda bazı insanlar rahatsızlıklarını dile getirmeye başladı. Geç kalmış ama iyi bir işaret. Buyurun reklamcılar, elinizde harika bir brief var. Bu defa kendiniz için, arkadaşınız için, varsa aileniz için çalışın. Sürekli revizyon talepleriyle yaratıcılığınızı kısıtlayan müşterilerinize para kazanmak için değil! Çalışın ki gerçekte ne kadar iyi olduğunuzu gösterin. Hem de herkese, koca bir ülkeye.
Bakın size, tarihten bir örnek:
Howard Gossage, Britanya hakimiyetindeki Anguilla'nın bağımsızlığını kazanması için bir kampanya başlatır. Gossage, bağımsız Anguilla için para, pul, pasaport hatta bayrak tasarlar. Sonuçta Anguilla resmi değilse de de facto olarak bağımsızlık kazanır.
Süreniz başlamıştır. Herkese kolay gelsin.
konussa konussa Zaman'a konusur bunlar zaten artık
Zaman'dan kastın sanırım Marketing Türkiye'nin başındaki hanım yani Günseli Özen'in orada yazıyor olması galiba? Evet bende bunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım ve almamaya karar verdim. marketing türkiye asla bu konu hakkında yazı yazmaz emin ol. belki mediacat yapar bişiler.
munferit tepkilerdense, bir dernek ya da kurulusun bastirmasi daha etkili olacaktir bence. rd ya da rv mesela bi organize olsa, bi noluyo dese, eminim marketing turkiye uzerinde de bir baski olusturacaktir. ama bi kipirdanmak lazim.
Bu bizim sistemimizin çözümü değilmi en ufak örneği sesini çıkarmak istesen polis tarafından veya korumalar tarafından ağzın kapanır, kolun kıvrılır vs.
Sustur, döv, bayılt, tutukla, hapse at, as, böl, çarp, parçala.
Bunlar bizim(biz kimiz?)çözümlerimiz işte böyle abuzambak bir yönetim ve karar verme yetilerinden ibaret.
Bahusus önceki yazılarda da ifade edildiği gibi organize şekilde tepkiler sunulması en mantıklısı olacaktır.
(Gerçi RD RV GMK gibi kuruluşlar bizi nekadar temsil ediyor oda tartışılır ya... Ben tasarımcıyım grafikerim veya (yardımcı) sanat yönetmeniyim ne farkeder beni ne temsil ediyor?)
bu ülkede birileri birşey yapabilmek için ilk önce önündeki bütün herşeyi demokrasi altında yasaklıyor, karalıyor, siliyor ve UNUTTURUYOR. bu olanlar kesinlikle normal değil ve oldukçada uzadı, zaten 6 yıldır birşeyler bize diretilmiyormu? yine o olacak tarafsız diye nitelendirilen insanlar yakında bir video sitesi açacaklar ve bizde oradaki içerikleri izlemek zorunda kalacağız, 6 yıldır yaptığımız gibi..
bende sansürden dolayı sitemi kapatmak zorunda kaldım daha önce youtube i kullanıyordum , kapandıktan sonra dailymotiona geçtim iki defa aynı kazığı yedim üçüncüyü yememek için kapattım gitti. ve son sözümü söyledim :-) yani girişimize desteğim ful.
yakindaduyarsin.com
Hele Şükür biri bahsetti!
Biz Ermenistan, Çin, İran, Fas, Suudi-Arabsitan, Suriye, Tayland, Birleşik Arap Emirlikleri ve Pakistan'ın içinde bulunduğu, YouTube’a erişimi yasaklayanlar listesinde yer alıyoruz.
Şaka gibi gerçek ama:
“Herhangi bir kişi YouTube’daki bir videoyu (kendisine veya ülkesine zarar verdiği gerekçesiyle) dava edebilir ve hakimin vereceği karar doğrultusunda siteye erişim kaldırılabilir.”
“Yasa gereği herhangi bir sayfası yüzünden bütün bir site kapatılabilir.”
Bu prosedür, bu zihniyet, yarın myspace’i, facebook’u kapatabilir. Bilgiye ulaşımın bu kadar önemli olduğu bir çağda bu kadar büyük bir bilgi hazinesini kapamaya karşılık olarak "kanka ben tünel'den hala youtube'a giriyorum" diyemem!
Hele Şükür biri blogunda bahsetti sonunda.
Hele şükür insanlar 'bütünleştirilmiş (entegre) uyutma operasyonu'nun kokusunu aldı.
Başlıyoruz.
Göreceğiz neler olacak.
Yorum Gönder
<< Home