Masalcı...
"Ben büyüdüm artık" deyip masalların çocuklar için olduğunu düşünüyorsanız bu yazıyı hiç okumayın!..
Bir varmış bir yokmuş... Uzak ülkelerin birinde Miyazaki isimli bir masalcı yaşarmış. Kötüyle iyiyi, savaşla barışı, nefretle sevgiyi, mitolojiyle gerçeği, kızla oğlanı yan yana koyup, birbirinden güzel masalları hem yazar hem çizermiş. Onun kim olduğunu bilmeyenler bile 'Heidi' deyince çocukluklarına döner onu hemen hatırlarmış.
Masallarında; cadılar, prensesler, büyülü orman yaratıkları, konuşan kara kediler, gökyüzünde uçan adalar, yeryüzünde yürüyen şatolar, domuzlar, orman ruhları ve prensler eksik olmazmış. Uçmayı hep çok sevmiş, insanlarda uçmak istesinler diye her masalında bıkmadan usanmadan uçan insanlardan söz etmiş. Yardıma ihtiyacı olan prenseslere cesur oğlanlar, başı dertten kurtulmayan prenslere küçük kızlar yardım etmiş.
Bilenler bilmeyenlere anlatmış masallarını: Nausicaa'nın ülkesini kurtarışını, Mei ile Totoro'nun arkadaşlığını, küçük cadı Kiki'nin maceralarını, Prenses Mononoke'nin orman tanrılarıyla birlikte insanlara karşı savaşını, Chihiro'nun anne ve babasını nasıl kurtardığını ve Sophie'nin yaşlı cadının lanetinden nasıl kurtulduğunu merakla izlemiş insanlar. Ve masallar hiç bitmesin, sona ermesin istemişler. Ama her masalın sonu olduğu gibi Miyazaki'nin masallarının da sonu varmış. Onun 'dünyanın en iyi masalcı'sı olduğunu duyanlar, bilenler, yeni masallar için sabırla beklemeyi de öğrenmiş.
Howl'un Yürüyen Şatosu'ndan sonra "ben yoruldum" demiş Miyazaki. Stüdyo Ghibli'de masal anlatmayı oğluna bırakmış. İnsanlar, yeni masal "Yerdeniz Büyücüsü" için beklemeye başlamışlar... Yine yeni yeniden güzel bir hikaye izlemek için...
Yazan: Hallice
Bir varmış bir yokmuş... Uzak ülkelerin birinde Miyazaki isimli bir masalcı yaşarmış. Kötüyle iyiyi, savaşla barışı, nefretle sevgiyi, mitolojiyle gerçeği, kızla oğlanı yan yana koyup, birbirinden güzel masalları hem yazar hem çizermiş. Onun kim olduğunu bilmeyenler bile 'Heidi' deyince çocukluklarına döner onu hemen hatırlarmış.
Masallarında; cadılar, prensesler, büyülü orman yaratıkları, konuşan kara kediler, gökyüzünde uçan adalar, yeryüzünde yürüyen şatolar, domuzlar, orman ruhları ve prensler eksik olmazmış. Uçmayı hep çok sevmiş, insanlarda uçmak istesinler diye her masalında bıkmadan usanmadan uçan insanlardan söz etmiş. Yardıma ihtiyacı olan prenseslere cesur oğlanlar, başı dertten kurtulmayan prenslere küçük kızlar yardım etmiş.
Bilenler bilmeyenlere anlatmış masallarını: Nausicaa'nın ülkesini kurtarışını, Mei ile Totoro'nun arkadaşlığını, küçük cadı Kiki'nin maceralarını, Prenses Mononoke'nin orman tanrılarıyla birlikte insanlara karşı savaşını, Chihiro'nun anne ve babasını nasıl kurtardığını ve Sophie'nin yaşlı cadının lanetinden nasıl kurtulduğunu merakla izlemiş insanlar. Ve masallar hiç bitmesin, sona ermesin istemişler. Ama her masalın sonu olduğu gibi Miyazaki'nin masallarının da sonu varmış. Onun 'dünyanın en iyi masalcı'sı olduğunu duyanlar, bilenler, yeni masallar için sabırla beklemeyi de öğrenmiş.
Howl'un Yürüyen Şatosu'ndan sonra "ben yoruldum" demiş Miyazaki. Stüdyo Ghibli'de masal anlatmayı oğluna bırakmış. İnsanlar, yeni masal "Yerdeniz Büyücüsü" için beklemeye başlamışlar... Yine yeni yeniden güzel bir hikaye izlemek için...
Yazan: Hallice
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home