Eee... Logoyu biraz daha büyütebilir miyiz acaba?
Bu soruyu kimbilir kaç kez duymuşsunuzdur. Bir ilan yapmışsınızdır ya da bir katalog, belki bir flyer ya da poster; sonra bunu müşteri temsilcinize yollar ve müşteriden onay gelmesini beklersiniz. Sonra ne olur? Müşteri temsilcisi, elinde bir kağıtla ya da mail atarak size cevap verir: Logoyu biraz büyütmemizi istiyorlar!
İlk önce şakaklarınızda bir oynama hissedersiniz. Elinizin altındaki mouse'a sinirli bir şekilde tıklamaya ve ekrana boş boş bakmaya başlarsınız. Ona dönerek, 'neden' diye sorduğunuzda, 'müşteri böyle istiyor' yanıtını alırsınız. Keşke, dersiniz, müşteriye şöyle bir yanıt verseler: "Reklamın iyi olduğu konusunda hemfikir miyiz? Stratejik olarak doğru ve yaratıcılık anlamında akılda kalıcı mı?* Ama bunun farkında bile olmayan sevgili müşteriniz sizden, logosunu büyütmek ve sayfada sadece onun görünmesini istediğini belirtir. Reklamın durdurucu olması, okuyucunun ilgisini çekmesi ve yaratıcılığı zaten logoyu görünür kılacaktır çünkü okuyucu bu reklamın kime ait olduğunu merak edip şirketin logosunu görmek istediğinde, zaten görür. 'Suya yazmadığınız sürece okuyucu mutlaka onu bulacaktır. Boyutunun önemi yoktur**'
Geçenlerde yaptığım bir işte de böyle bir sorunla karşılaştım. Başta logoyu büyütmemizi istedi müşteri. İlanda olması gereken büyüklüğe göre ayarlayıp tekrar yolladım müşteriye. Ardından biraz daha büyütmemizi istediklerinde, onlara, bunun doğru bir yaklaşım olmadığını, zaten ilanın kendisini gösterdiğini, logoyu büyütmenin ilanın doğasını bozabileceğini söyledik. Müşteri bu savunmamızı doğru bulup, bu şekilde onay verdi.
Sanırım her zaman, buna benzer olaylarla karşılaşmıyoruz. Uçağı havaalanının üzerinde iniş izni için daireler çizen bir müşterinin uçaktan aşağıya doğru bakarak, ajansı arayıp, kendilerine ait bir billboard'da görünen şirket logosunun küçük durduğunu söyleyip ajansı paylaması gibi***, sizin de böyle saçma anılarınız var mı?
(*/**/*** Luke Sullivan / Satan Reklam Yaratmak - MediaCat Yayınları)
İlk önce şakaklarınızda bir oynama hissedersiniz. Elinizin altındaki mouse'a sinirli bir şekilde tıklamaya ve ekrana boş boş bakmaya başlarsınız. Ona dönerek, 'neden' diye sorduğunuzda, 'müşteri böyle istiyor' yanıtını alırsınız. Keşke, dersiniz, müşteriye şöyle bir yanıt verseler: "Reklamın iyi olduğu konusunda hemfikir miyiz? Stratejik olarak doğru ve yaratıcılık anlamında akılda kalıcı mı?* Ama bunun farkında bile olmayan sevgili müşteriniz sizden, logosunu büyütmek ve sayfada sadece onun görünmesini istediğini belirtir. Reklamın durdurucu olması, okuyucunun ilgisini çekmesi ve yaratıcılığı zaten logoyu görünür kılacaktır çünkü okuyucu bu reklamın kime ait olduğunu merak edip şirketin logosunu görmek istediğinde, zaten görür. 'Suya yazmadığınız sürece okuyucu mutlaka onu bulacaktır. Boyutunun önemi yoktur**'
Geçenlerde yaptığım bir işte de böyle bir sorunla karşılaştım. Başta logoyu büyütmemizi istedi müşteri. İlanda olması gereken büyüklüğe göre ayarlayıp tekrar yolladım müşteriye. Ardından biraz daha büyütmemizi istediklerinde, onlara, bunun doğru bir yaklaşım olmadığını, zaten ilanın kendisini gösterdiğini, logoyu büyütmenin ilanın doğasını bozabileceğini söyledik. Müşteri bu savunmamızı doğru bulup, bu şekilde onay verdi.
Sanırım her zaman, buna benzer olaylarla karşılaşmıyoruz. Uçağı havaalanının üzerinde iniş izni için daireler çizen bir müşterinin uçaktan aşağıya doğru bakarak, ajansı arayıp, kendilerine ait bir billboard'da görünen şirket logosunun küçük durduğunu söyleyip ajansı paylaması gibi***, sizin de böyle saçma anılarınız var mı?
(*/**/*** Luke Sullivan / Satan Reklam Yaratmak - MediaCat Yayınları)
7 Comments:
müşteriden gelen bu tarz sıkıcı sorunlara maruz kalmamanın yolu ya duruma hakim bir müteri temsilcisine sahip olmak ya da ticaret mantığıyla(müşteri haklıdır, ne de olsa ödemeyi o yapıyor...)olaya bakmadan insiyatifi elden bırakmayan; tasarım öğelerinin dengesinin istenen mesajı bu şekilde verebildiğini ve müşterinin buna itimat etmesini sağlayacak bir tavır içinde bulunmak en doğrusu.
bilinçli bir müşteriyse zaten böyle durumlar hiç yaşanmıyor...
isim çağrışım yaptı;"Logomu Büyüt!" de panellerden birinin başlığı olan kapsamlı bir etkinlik başıyor önümüzdeki hafta...
13/20Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek "İstanbul Design Week 05" arada hatırlatalım...
kaçırılmaması gereken, takip edilesi bir etkinlik.
hafta dahilindeki izlenimler ve detayları elmaaltshift altında okumak/takip etmek de keyifli olacaktır...
saygılar...
Keşke tüm hafta boyunca etkinliklere katılıp, bunlarla ilgili yazılar yazabilsem. Maalesef çalıştığım için haftaiçindeki tüm etkinlikleri kaçırmam olası. Ama haftasonu kesinlikle gidip bir şeyler karalamayı düşünüyorum. Bir de 19 Eylül'deki tüm etkinliklere gitmek için ajansımı ikna etmek istiyorum çünkü o gün gerçekten de çok iyi etkinlikler var. Mesela 'Logomu büyüt' ilginç bir konu:)
http://www.istanbuldesignweek.com/
evet umarım "İstanbul Design Week 05" için zaman bulabilirsiniz.
cebit yorumu da bekledim burda ama sanırım aynı sebeple yapılamadı :(
bu arada yeni farkettim;
http://adobe.mediumdesigngroup.com/index.htm
tasarımcının el çantası, hoş gözüküyor ;) ne dersiniz?
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Gayet ergonomik görünüyor. Ama sıradan laptop çantalarından pek bir farkı yok gibi. Belki birkaç cep ilavesiyle bir değişiklik yaratmış olabilirler. Açıkçası beni pek cezbetmedi.
logo konusu altında söylenebileceklerden biri de (kullanıyor musunuz bilmiyorum ama...) Quark'ın, adobe & macromedia dan sonra farklılık yaratmak adına, beklenen kimlik değişikliğinden de bahsedilebilir.
http://impression.savasozay.com/2005/09/quark-sac.html burda konuyla ilgili, yakalanmış benzerlik dikkatimi çekti... logo büyültmek kadar benzerliklerden de uzak kalmaya çalışmak dikkat edilmesi gerekenlerden, öyle değil mi?
Bu kadar benzerlik de insana pes dedirtiyor. Benzerlik kelimesi biraz basit kalmış aslında. Renk değişimi dışında tüm form aynı. Benzerlikten uzak kalınmamış, birbirlerini resmen kopya etmişler.
Yorum Gönder
<< Home